Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8329 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 30799 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı, emekli olarak iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının kesintili çalıştığını, alacaklarının zamanaşımına uğradığını, işe 1985 değil 2002 tarihinde başladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği, diğer taleplerine ilişkin alacakları da olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında, davacının ilk dönem çalışmasının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır 4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi uyarınca halen yürürlülüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı ./..dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik iş yerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da iş yerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.Zamanaşımı bir hakkın varlığını ortadan kaldıran bir olgu olmayıp ancak istenebilirliğine engel oluşturur. Bu bakımdan ancak süresinde ileri sürülmesi durumunda mahkemece göz önünde tutulabilir. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildirSomut olayda, davacının davalı işverene ait işyerinde aralıklı çalıştığı dosya kapsamı itibariyle sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporuna göre davacının 01.11.1987/20.08.1990 ile 01.12.1991-02.02.1992 arası çalıştığı ardından 21.02.2002-01.03.2002, 16.07.2002-02.03.2003 arası ve 07.05.2003-22.03.2011 tarihleri arasında aralıklı çalışma yaptığı hizmet döküm cetveli ile tespit edilmiştir. Dosya içeriğine göre; davalı tarafın ilk üç celse duruşmaya katılmadığı ve mahkemece kesin süre verilmesi üzerine 12.02.2012 tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'i ileri sürdüğü anlaşılmakla; davalı tarafından süresinde yapılmış zamanaşımı savunması bulunmamaktadır. Süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141/2. maddesi uyarınca zamanaşımı def'ine davacı tarafın açıkça muvafakat etmesi gerekir zira muvafakat etmez ise zamanaşımı def'i dikkate alınmaz. Buna rağmen zamanaşımı def'i süresinde yapılmış gibi kıdem tazminatına esas çalışma süresi hesaplanırken 21.02.2002 tarih öncesinin zamanaşımına uğradığının kabulü hatalı olup davacının hizmet döküm cetveline göre tüm çalışma dönemi dikkate alınarak hesaplanması gerektiğinden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.2-Diğer taraftan, fazla çalışma alacağı yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarına göre hesaplanmış ve talebin ıslahı üzerine davalı tarafından ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def’i değerlendirilerek ek bilirkişi raporu tanzim edilmiştir. Bu raporda davacının dava dilekçesinde talep ettiği 1.000,00 TL tutarındaki kısım zamanaşımına uğramamıştır. Bu hususun dikkate alınmaması da bir başka bozma sebebidir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.