MAHKEMESİ: Bismil Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 13/07/2011NUMARASI: 2011/293-2011/287Davacı vekili müvekkilinin dava dışı, Bismil Belediye Başkanlığında işçi olarak çalışmakta olduğunu, Bismil Belediye Başkanlığı’nın her ay düzenli olarak 3417 sayılı yasa kapsamında % 5 oranında kesinti yaptığını, ancak işverenin yapılan kesintileri 3417 sayılı yasaya aykırı olarak ne bir fonda beklettiğini ne de müvekkili adına bir hesapta beklettiğini bu nedenle davalı idarenin hukuka aykırı davranıp birikmiş bir paranın olmadığından bahisle bir ödeme yapamayacağını belirttiğini, bu tür alacakların 4853 sayılı yasaya 26/12/2006 tarih ve 5568 sayılı yasa ile eklenen ek madde ile 31/12/2007 tarihi itibari ile davalı hazineye devredilmiş olduğunu, bundan dolayı dava konusu nemaların dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 4853 sayılı Kanuna 26/12/2006 tarihinde 5568 sayılı Yasa ile eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31/12/2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredildiği söz konusu alacağın bu tarih itibari ile hazinenin sorumluluğunda bulunduğunu Somut olayda davacı taraftan 3417 sayılı Yasa kapsamında yapılan kesintiler toplamının neması ile birlikte bilirkişi raporunda 5.272,26 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, tasarrufu teşvik kesintisi ve katkı paylarının 3417 ve 4853 sayılı Yasalar gereğince ilgili banka hesabına yatırılmaması nedeniyle tasarrufu teşvik ve nema alacağının davalı Hazine müsteşarlığından tahsiline karar verilmesi isteğine ilişkindir.Resmi Gazete'nin 14/10/2011 gün ve 28084 mükerrer sayısında yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 20/12/2010 tarih ve 156–328 sayılı kararında da belirtildiği üzere, tasarrufu teşvik kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapılması, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olması gözetildiğinde, tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle anılan idarelere karşı açılan davaların görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevlidir. Görev hususu dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Bu durumda, yargı yolu nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 30/01/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.