Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 808 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 28081 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı-karşı davalı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ile yıllık ücretli izin alacaklarının ödetilmesine, davalı-karşı davacı ise ihbar tazminatı ile cezai şart alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı-Karşı Davalı İsteminin Özeti:Davacı-karşı davalı işçi vekili, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini belirterek, davalıdan kıdem-ihbar tazminatı ile sair işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı-Karşı Davacı Cevabının Özeti:Davalı-karşı davacı vekili, davacının arkadaşları ile kendi işyerini kurduğunu, iş sözleşmesini haksız feshetmesi sebebiyle davasını reddi ile ihbar tazminatı ve iş sözleşmesinde öngörülen ceza-i şartın tahsilini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece esas davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Temyiz:Kararı süresi içinde taraflar vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2-Uyuşmazlık rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklı cezai şart talebi yönünden açılan karşı davada mahkemenin görevli olup olmadığı tartışmalıdır.Talebe konu dönemde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun Hizmet Akdi’ni açıklayan 10.Bab’ının içinde, “Rekabet Memnuiyeti” başlığı altında 348 ve devamı maddeleri bu yükümlülüğe ilişkin düzenlemeleri içermektedir. 818 sayılı Kanun'un 348. maddesinde :“İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet sözleşmesinde her iki taraf, sözleşmenin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını şart edebilirler.Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir.İşçi, sözleşmenin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.” hükmünü içermektedir.Madde metninde de açıkça “…sözleşmenin hitamından sonra…” sözcükleriyle ifade edildiği üzere 818 sayılı Kanun'un 348. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı, hizmet sözleşmesi son bulduktan sonra geçecek döneme ilişkindir. Hizmet sözleşmesi devam ederken, haksız rekabet hususunda bu hüküm değil; hizmet sözleşmesi hükümleri ve haksız rekabete ilişkin genel hükümler uygulanır. Diğer taraftan, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 4.maddesinde; “…Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın:…(3.) Borçlar Kanunu’nun, …rekabet memnuiyetine dair 348 ve 352,…maddelerinde;…tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü bulunmaktadır.Öte yandan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1.maddesinde, işçi sayılan kimselerle (Kanunun değiştirilen 2'nci maddesinin C, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında “iş akdinden doğan” veya “iş kanuna dayanan” her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde çözümleneceği açıklanmıştır.İşçi işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet, sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin İş Kanunu’nun 25./II. b,d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu halde işverenin iş sözleşmesini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır.Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş sözleşmesinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır.İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Rekabet etmeme borcu ise ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları halinde ortaya çıkar.Somut olayda, davalı-karşı davacı şirket, davacı işçinin elektronikçi olmadığını, davacının ve arkadaşlarının işyerini terk ederek ... adı altında bir firma kurduklarını, müşterilerini bildikleri için hemen faaliyete giriştiklerini, kendilerinin daha ucuz ve iyi hizmet vereceklerini belirterek kendi müşterilerine müracaat ettiklerini belirterek rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan cezai şart talebinde bulunmuştur. Mahkemece rekabet yasağına aykırı davranış sebebi ile talep edilen tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. İş sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi sebebi ile istenen tazminatlarla ilgili davaya bakma görevinin Ticaret mahkemesinde olduğuna ilişkin, mahkemece yapılan tespitte, 818 sayılı Kanun'un 348. ve TTK.nun 4/1-3. maddelerinin açık hükmü karşısında, mahkemece bu taleple ilgili olarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.01.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.