Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 755 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10692 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma alacaklarını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini ve fazla çalışma yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davalı ve davacı temyiz etmiştir. Gerekçe:1.Davacının iş sözleşmesinin işverence haklı sebeple feshedilip feshedilmediği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.Dosya içeriğine göre, davalı işyerinde depo sevkiyat şoförü olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin 20.10.2010 tarihinde “2010 Temmuz ayına ait puantaj tablosu vasıtasıyla hesaplanmış fazla mesai saati toplamı ile tarafınızca kontrol edilerek onaylanan fatura eki icmalde yer alan fazla mesai saatleri arasında açık bir fark bulunduğu, Şubat 2010 Temmuz 2010 dönemine ait puantaj tablolarında yer alan ve fazla mesailere ilişkin puantaj hesaplamasında esas alınan PDKS dökümlerine manuel olarak yazılan tesis kapı giriş-çıkış saatleri ile PDKS tesis kapı giriş-çıkış saatleri üzerinde farklılık olduğu ve vardiya başlangıç saatinden sonra işbaşı yapan ve vardiya bitiminden daha önce paydos eden işçilerin varlığı; velhasıl görevinizi savsadığınız tespit edilmiştir. Gerçekleştirilen tetkikler ile mesai planlama sürecini hatalı yürütmeniz fiili neticesinde, uğradığımız zararın otuz günlük ücretinizin üzerinde olduğu sabit olmuştur. Anılan davranışlarınız 4857 sayılı Kanun'u madde. 25/II(ı). fıkrası hükmüne uymaktadır.” denilmek sureti ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Dinlenen davacı şahitleri davacının fazla çalışmaların ve işe giriş çıkışların kaydını tutmakla yükümlü olmadığını hatta ... isimli ve davacı ile aynı dönem çalışan şahit bu kayıtlarını kendisinin tuttuğunu belirtmişlerdir. Yine şahit anlatımlarından işyerinde kartlı sitem olduğu, ancak 2010 yılı başına kadar sistemin oturmadığı, sürekli hata verdiği, kayıtların bu sebeple manuel tutulduğu, 2010 yılından sonra da ara sıra hata verdiği, 08:30'da giriş yapan işçiyi 10:30'da giriş yapmış gibi gösterebildiği sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı hakkındaki soruşturma da bu kayıtların karşılaştırılması sonucu başlatılmıştır. Davalı ise davacının işi olmadığı halde fazla çalışma için işyerinde kaldığını, fazla çalışma yapmayan ve kendisine yakın olan çalışanlara fazla çalışma yapmış gibi kayıt tuttuğunu iddia etmiştir. Davacının görev tanımında olmasa bile kendisine işe giriş çıkış kaydı ve fazla çalışma kaydı tutma görevi verilip verilmediği, verilmiş ise davacının bu görevi fiilen hangi tarihler arasında yaptığı belirlendikten sonra, bu tarihler arasındaki sistem (kart) kayıtları ile davacının manuel tuttuğu kayıtların işyerindeki kayıt ve belgelerde inceleme yetkisi de verilmek sureti ile alanında uzman bir bilirkişiye incelettirilmesi, oluşacak sonuca göre de tüm delillerin yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak feshin haklı olup olmadığının açık olarak belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece bu yön gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 2.Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı Kanun'un 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma; davalının, davacının işi yavaşlatarak kendisine fazladan fazla çalışma kaydı tuttuğunu diğer çalışan kayıtları ile de kıyaslamalı olarak ispatlamak açısından sunduğu yıllık fazla çalışma tablosuna dayanılarak hesaplanmıştır. Bu kayıtların güvenilirliği hususunda şüphe varken fazla çalışma hesabının bu kayıtlara dayandırılması hatalıdır. Kayıtların karşılaştırılması sureti ile yapılacak incelemenin ardından, tüm deliller yeniden değerlendirilerek davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yazılı gerekçe ile fazla çalışma alacağının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.