MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA :Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatil, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece verilen kısmen kabul kararı Dairemizce, olayın oluş şekli ve dosyadaki belgelere göre, bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranına ilişkin tespitin dosya içeriğine uymadığı, davacının bilirkişi raporu ile belirlenen orandan daha fazla kusurunun olduğu, meydana gelen zarar miktarı da dikkate alındığında feshin haklı sebebe dayandığı dolayısıyla kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Dairemizin bozma ilamına mahkemece; bilirkişi raporlarının yetersiz bulunması durumunda kusur oranın tespiti bakımından yeniden başka bir bilirkişiden veya bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği, mahkemece kusur oranı tespitinin yapılamayacağı gerekçesiyle direnilmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin haklı sebep bulunmadan işverence feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'na 6352 sayılı Kanunu'nun 40. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca, Dairemizin direnme kararını öncelikle inceleme yetki ve görevi bulunmakla, yapılan inceleme sonucunda, Dairemizin 21.01.2014 tarihli kararıyla, mahkeme kararı bozulmuş ise de, direnme kararı bozma gerekçesine göre uygun görüldüğünden, Dairemizin 29.05.2014 tarihli 2013/13137 esas 2014/15186 karar sayılı karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına karar verildi. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I TAY K A R A R I İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi sebebiyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.4857 sayılı İş Kanunu'nun 25 II- (ı) bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, başka eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu hususu düzenlenmiştir. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi, işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarı da bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının herhangi farkı bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren işçinin ve trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı sebeple sona erdirilebilir.İşçinin kusuru ve işverene verdiği zarar, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Bu noktada zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin 30 günlük ücretinin brüt ya da net ücret olduğu noktasında 4857 sayılı Kanun'da herhangi bir açıklık olmasa da, bu durumda işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar ve işçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş oluşunun da feshe hakkını olumsuz etkileyen bir yönü bulunmamaktadır.Somut olayda, davalı işveren işyerinde şoför olarak çalışmakta olan davacının iş sözleşmesinin, davalı şirkete ait araç ile karıştığı trafik kazası sonucu 4.000,00 TL şirkete ait aracın maddi olarak hasar görmesine sebebiyet verdiği gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin II/(ı) bendi gereğince tazminatsız ve bildirimsiz olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, iş güvenliği uzmanı olan üç kişilik bilirkişi heyetinden kusur ve hasar miktarı hakkında rapor alındığı, davalı işverenin %65, dava dışı araç sürücüsünün %15, davacının %20 oranında kusurlu olduğu, davalıya ait araçta meydana gelen zararın 4.720,00 TL olduğu, davacının %20 kusuruna isabet eden miktarın 944,00 TL olduğu, davacının aylık brüt ücretinin 979,00 TL olduğunu dolayısıyla davalıya ait araçta meydana gelen hasardan davacının kusuruna isabet eden miktarın davacının otuz günlük ücretinden düşük olduğundan kıdem ve ihbar azminatı taleplerinin kabulüne karar verilmişse de; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, fesih sebebi üzerinde yeterince durulmadığı ve feshin aydınlatılmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu sebeple, fesih sebebi yapılan kaza ile ilgili olarak öncelikle davacının kusurun belirlenmesi için uzman bilirkişilerden rapor aldırılmalı, ardından oluşan zararın tespiti için yine uzman bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır. Meydana gelen kaza sebebi ile davacının kusur oranı belirlenmeden ve işverenin aracında zarar meydana gelmişse kusur oranına göre oluşan zararın işçinin otuz günlük ücretini aşıp aşmadığı tespit edilmeden feshin haksız olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.