Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7031 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 35781 - Esas Yıl 2014
Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : 12. İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret zammı, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerindegarson olarak çalışırken iş sözleşmesinin işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle davacı tarafından haklı sebeple feshedildiğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini haklı sebeple davacı işçi tarafından feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacının taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık vardır.Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir.Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur.Somut olayda davacının ıslah dilekçesine karşı davalının zamanaşımı definde bulunduğu görülmektedir. Mahkemece bu defi dikkate alınıp değerlendirilmeksizin karar verilmiştir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve yapmışsa miktarının ne olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma ücreti hesaplanırken fazla çalışma tahakkuku olup da ihtirazı kayıtsız imzalanan bordrolar ile yine fazla çalışma tahakkuku olan ancak imzasız olmakla beraber banka kanalıyla ödendiği ispat edilen bordroların dikkate alınması gereklidir. Bu noktada ilk grup bordrolar yönünden aksi yazılı delille ispatlanmadıkça bordro döneminin dışlanması, ikinci grup bordrolar açısından ise banka kanalıyla yapılan fazla çalışma ödemelerinin yapılacak hesaplamadan mahsup edilmesi gereklidir.Somut olayda, bordrolarda tahakkuklar bulunmaktadır. Bilirkişice 2009-2013 arası bordrolarda fazla çalışma tahakkuku olduğu belirtilmesine rağmen 2012 yılı için fazla çalışma ücreti hesaplandığı görülmektedir. Bilirkişinin açıklaması ile hesaplaması arasında çelişki olup öncelikle bu çelişki giderilmelidir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.4-Davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını davacı işçi, bunların ücretini ödendiğini ise davalı işveren ispatlamak durumundadır.Davacı tanığı M.. İ.. davacının Kurban Bayramı’nda iki gün dinlendiği, ancak bunun hafta tatillerinden kesildiğini beyan etmiştir. Şu halde ulusal bayram ve genel tatil ücret hesaplanırken bu iki günlük dinlenmenin hesaba katılmaması gerekirken bunun yapılmaması yerinde değildir.Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.