MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 29.08.2005-02.01.2009 tarihleri arasında personel memuru olarak, en son 1.650,00 USD net ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili; zamanaşımı definde bulunarak, davacının 01.09.2005-29.01.2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin iş ahlakı ve iş düzenine aykırılık teşkil eden davranışları sebebiyle haklı nedenle feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatı hakkı bulunmadığını, saat ücreti ile çalıştığını, fazla mesai yapmış olması durumunda karşılığının ödendiğini, maaş alacağı, hafta, bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının, davalıya ait işyerinde 01.09.2005-02.01.2009 tarihleri arasında 5.18 USD saat ücreti ile çalıştığı,iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin işverence ıspatlanamadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, hafta tatilleri ve genel tatillerde çalıştığı, fazla mesai yaptığı ve ücret alacağı olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı yasal süresi içinde davalı temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır. Somut olayda, davacının, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürdüğü, davacı tanıklarından birinin birlikte işten çıkarıldıklarını beyan ettiği, neden belirtmediği, diğerinin ise izin dönüşü işe dönemediğini, davacınında izin dönüşü dönemediğini beyan ettiği, davalının, davacının, işten ayrılan yabancı işçiler çalışıyor gibi işlem yaparak onlar adın tahakkuk ettirdiği ücretleri zimmetine geçirmesi nedeniyle işten haklı olarak çıkarıldığını ileri sürdüğü, tutanak mümzi olan davalı tanıklarının olayı doğruladıkları, 29.01.2009 tarihli tutanakta; "...Bahsi geçen şahıs şantiyeden iş çıkışı verilen işçilerin çıkış belgelerini şantiye personel sorumlusundan gizleyerek çıkış bilgilerinin sisteme işlenmesini engellemiştir. Bu yolla çıkış almış işçiler çalışıyor gibi gösterilerek, uzun bir süre çıkan maaşların işçilerin yerine atılan sahte imzalar ile zimmete geçirildiği tespit edilmiştir." diye tesbitte bulunulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin işverence ıspatlanamadığı kabul edilmiş ise de, davacının iş çıkışı verilen işçileri çalışıyor göstererek, bu işçilerin ücretlerini zimmetine geçirdiğine dair tutanak ve tutanak mümzilerin, tutanağı doğrulayan beyanları birlikte değerlendirildiğinde, işverence yapılan haklı feshin ıspatlandığı ortadadır. Hal böyle olunca, hatalı değerlendirme ile kıdem ve ihbar tazminatının reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.