MAHKEMESİ: İstanbul 6. İş MahkemesiTARİHİ: 30/03/2010NUMARASI: 2009/559-2010/171Davacı vekili müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işverence geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine karar verilmesini, çalıştırılmadığı süre için en çok dört aylık ücret ve diğer hakları ile işe başlatmama tazminatının belirlenmesini istemiştir.Davalı işveren, yeniden yapılanma kapsamındaki değişiklik sonucunda davacının iş pozisyonu kapatıldığı gerekçesi ile sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, feshin geçerli nedene dayandığı ve feshin son çare olarak uygulandığı kanıtlanmadığından davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı işveren tarafından temyiz edilmiştirTaraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. Maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Dosya içeriğinden davacının 01.07.1981 yılından beri çalıştığı işyerinde yayın şefi olduğu 29.05.2009 tarihli yazılı fesih bildiriminde işyerindeki organizasyonel yapı çalışması nedeniyle verimliliği artırmak için davacının çalıştığı bölümünün kapatılarak kütüphane bölümü görev tanımı içerisine alındığı bu nedenle çalışma pozisyonun kalmadığından ve uzmanlığına göre başka bir pozisyonda görevlendirme imkanı da bulunmadığından sözedilerek davacının iş sözleşmesinin 29.05.2009 tarihi itibariyle feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının emekliliği hak etmesinin tek başına fesih nedeni olamayacağı, 50 yaşında olmasının verimsiz çalıştığını göstermeyeceği ve işyerinde başka bir bölümde çalıştırılma durumu olup olmadığının araştırılmadığı gerekçesiyle feshin geçerli nedene dayanmadığı kanaati bildirmiş ise de bilirkişiler tarafından fesih gerekçesi olan yeniden yapılanma kapsamında davacının çalışabileceği bir bölüm olup olmadığını irdelemeden rapor tanzim ettikleri görülmüştür. Yeniden yapılanma sonucunda oluşturulan organizasyon şemasına göre davacının değerlendirilebileceği başka bir pozisyon olup olmadığı veya davacının niteliklerine uygun veya yapabileceği işler için yeni işçi alınıp alınmadığı bilirkişi marifetiyle gerekirse işyerinde keşif yapılmak suretiyle somut olarak belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi bozma nedenidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 22.12.2011 günü oybirliğiyle karar verildi.