Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5672 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2236 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili; davacının, davalı şirkete ait işyerinde sekreter unvanı ile 07.01.2012-06.06.2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.Davalı vekili; davacı işçinin hamileliğini gerekçe göstererek toplam on altı hafta ücretli izne ayrılmayı ve sürenin sonuna kadar sigortasının devam ettirilmesini, bu süre sonunda da iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesini ve kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesini talep ettiğini, şirket tarafından teklifin kabul edilmeyerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacı işçinin açtığı dava ile çalışma iradesini ortaya koyduğunu, bu sebeple 10.07.2015 tarihinde noter yolu ile davacıya işe başlaması için davet yazısı gönderildiğini, davacının 21.07.2015 tarihinde tutulan tutanakla tekrar işe başladığını, bu sebeple işe iade davasında hukuki faydanın kalmadığını, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının dava tarihinden sonra tekrar işe başladığı, bu hususun davacı vekili tarafından da kabul edildiği, her ne kadar daha sonra işçinin tekrar işten çıkartıldığı belirtilse de bu hususun mevcut davanın konusu olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.Karar, kanuni süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. ve devamı maddelerinde belirtilen iş güvencesi hükümlerinin amacı, işverenin iş sözleşmesini meşru ve makul görülebilecek bir sebep olmaksızın keyfi olarak sona erdirmesinin engellenmesi, dolayısıyla iş ilişkilerinde sürekliliğin sağlanmasıdır. Sözü edilen düzenlemeler, işverene emredici kurallarla bir takım yükümlülükler getirmekte, işe iade kurumunun şartlarının oluşması, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması amacını taşımaktadır. Başka bir anlatımla iş ilişkisinde sürekliliğin sağlanması noktasında hem işveren hem de işçi iyi niyet kurallarına uygun olarak kendisinden beklenen davranışları ortaya koymalıdır. Bu sebeple, işe iade davasında hedef, işe başlatılma olmalıdır.Belirtmek gerekir ki; 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işverene işçiyi işe iade veya tazminat ödeme konusunda bir seçim hakkı tanınmıştır. Geçersizlik kararı üzerine işveren tarafından artık iş ilişkisinin sürdürülmesi beklenemez ise, işveren işçiye kanuni haklarını ödemek suretiyle işe başlatmama yönünde seçim hakkını kullanabilmektedir. İşçiye ise bir seçim hakkı, diğer bir deyişle işe iade yerine en az dört en çok sekiz aylık ücreti tutarında iş güvencesi tazminatı ve en çok dört aya kadar ücret talep etme hakkı tanınmamıştır. Bu konudaki seçim hakkı tek taraflı olarak işverene aittir.İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.Somut olayda davacı işçinin iş sözleşmesi haklı sebep belirtilmeksizin feshedilmiştir. Davacı işçi davanın açılmasından sonra işveren tarafından ihtarname ile bildirilen işe davet yazısına uygun hareket ederek çalışma iradesini ortaya koymuş, davalı işverene ait işyerinde 21.07.2015 tarihinde tekrar işe başlamıştır. İşçinin tekrar işe başlamasından sonra aynı gün işveren tarafından iş sözleşmesinin tekrar sona erdirilmesi işverenin işçiyi işe iade davetinde samimi olmadığını göstermektedir. İşe iade davası devam ederken işçiyi işe davete kabul zorunluluğunda bırakan ve işveren tarafından 4857 sayılı Kanun'un 21. maddesinde işçiye tanınan hakların engellemesi amacını taşıyan iş sözleşmesinin işveren tarafından ikinci kez feshi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil etmektedir. İşveren tarafından yapılan işe davet, feshin geçersizliği ve geçersizliğin kanuni sonuçlarına katlanma yükümlülüğünden kurtulma amacı taşımamalı; ortaya çıkan sonuç hakkın kötüye kullanılması suretiyle zaten seçim hakkı bulunmayan işçinin 4857 sayılı Kanun'un 21. maddedeki haklarından yoksun kalmasına sebep olmamalıdır. Belirtilen sebeplerle işverenin kötüniyetli olduğu ve işe başlatma konusunda samimi olmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hukuki yararın bulunmadığına dair gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının işe iadesine,3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalı tarafından davacıya ödenmesine,5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 29,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.800,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,7-Davacı tarafından yapılan 145,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.