Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 564 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15024 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin fazla mesai ve genel tatil ücreti alacakları ile son dört aylık ücret alacaklarının ödenmemesi sebebi ile iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini belirterek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile haklı sebeple feshedildiğini, davacının, davalıya ait tamir atölyesinde tek başına çalışması nedeni ile kendi çalışma saatlerini kendisinin belirlediğini, fazla mesai ücreti alacağına hak kazanamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir....-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Dosya içeriğine göre, davacı kış aylarında 09:30-20:00, yaz aylarında ise 09:00-23:00 saatleri arasında çalıştığını belirterek fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, şahit beyanları doğrultusunda yaz aylarında 09.00-24:00, kış aylarında 09:00-20:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilmiş ve kanuni ara dinlenme süreleri dışlanarak davacının hak kazandığı fazla mesai ücreti alacağı hesaplanmıştır.Ancak yapılan bu hesaplama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırıdır. Talep doğrultusunda kış aylarında 09:30-20:00, yaz aylarında ise 09:00-23:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilmeli ve kanuni ara dinlenme süreleri de dışlandıktan sonra, şimdiki gibi %30 oranında taktiri indirim ile anılan alacak hesaplanmalıdır. Talep aşılarak yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmuş olması hatalıdır.3-Davacı ve davalı arasındaki diğer uyuşmazlık davacının hak kazandığı yıllık izin ücretinin miktarı ve temerrüt tarihi konusundadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.Somut olayda davacı, son yıl yedi gün hariç izin kullandırılmadığını belirterek yıllık izin sürelerine ait ücretlerin ödenmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının çalıştığı süre boyunca hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yapılan hesaplamaya itibarla anılan alacak hüküm altına alınmıştır. Ancak davacının bu ikrarı karşısında hesaplanan yıllık izin süresinden yedi gün dışlandıktan sonra kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret alacağının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.Ayrıca dava, kısmi alacak davası olarak açılmış ve bu şekilde sonuçlandırılmıştır. Dava açılmadan önce davalıya gönderilen temerrüt ihtarında yıllık izin ücreti alacağının miktarı 3.024,00TL olarak belirtilmiş olup bu miktarı aşan ve ıslahla artırılarak hüküm altına alınan miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.