MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi TARİHİ: 24/09/2010NUMARASI: 2009/888-2010/409Davacı vekili, sendikaya üye olma ve sendikal faaliyete katılma nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğinden sözederek işe iade isteminde bulunmuştur.Davalı vekili, davacı işçi ile yapılan iş sözleşmesinde ve ayrıca iş sözleşmesinin feshini müteakip 04.09.2009 tarihli “ibraname ve feragatname” de özel hakeme gidileceği konusunda tahkim şartı kabul edildiğini belirterek, görevsizlik savunmasında bulunmuştur.Mahkemece, iş sözleşmesinin feshinden önce iş sözleşmesi ile yapılan özel tahkime ilişkin anlaşmanın geçerli olmadığı, 04.09.2009 tarihli ibraname ve feragatname başlıklı belgede davacı özel hakem şartını kabul etmiş ise de, bu belgenin ödeme baskısı altında imzalatıldığından tahkim şartının geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın esasına girilerek kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, tahkim şartının geçerliliği ve görev yönünde toplanmaktadır. Normatif dayanağı 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesidir. İşçi ve işverenler arasındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi gereğince İş Mahkemeleridir. Tabii hakimi iş hakimidir. İşe iade davalarında 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesi gereğince ayrık hüküm getirilmiştir. "Taraflar arasında uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.” cümlesi yeni bir yargı yeri getirmektedir. Başka bir anlatımla, kanun koyucu "özel hakem" kurumunu feshe bağlı bir sonuç olarak görmüştür. Hükmün sözünden de bu anlaşılmaktadır.İşçinin işveren karşısında ekonomik açıdan zayıf olduğu iş sözleşmesinin kuruluşunda ve devamında işverene hukuken bağımlı olduğu tartışmasızdır. İşçi, işveren otoritesi altında ve onun emir ve talimatları ile iş görür. Denetim altındadır. İrade serbestliği yoktur. Ancak fesihle bağımlılık ortadan kalkar.Gerek metodoloji, gerek taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, işe iade davalarının özel hakeme götürülmesinin ancak iş sözleşmesinin feshinden sonra anlaşma- sözleşme ile mümkün olacağı sonucuna götürür. Aksi halde, işçinin iradesi dışında kendisinin yabancı olduğu bir yargılama sürecine zorlanması söz konusu olur. Kanunun amacı dışında bir sonuç doğar. Hükmün bu fıkrasının önceki düzenlemesindeki "Toplu İş Sözleşmesinde hüküm varsa veya ...” cümlesinin Anayasa Mahkemesinin 19.10.2005 tarihli ve 2003/66 esas, 2005/72 karar sayılı kararı ile iptal edilerek işçinin iradesine üstünlük tanınması belirtilen gerekçeyi doğrulamaktadır.Somut olayda, güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin davalı şirketin özel güvenlik şirketi ile anlaştığı, hizmetine gerek kalmaması sebebi ile 31.08.2009 itibari ile feshedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 04.09.2009 tarih ve "ibraname ve feragatname" başlıklı her iki tarafında imzasını içeren belgede, sözleşmenin feshi ve işe iade istemi ile dava açılması halinde söz konusu uyuşmazlığın halli bakımından özel hakeme gidilmesi konusunda tahkim sözleşmesi yaptıkları ve sözleşme tarihinin fesih ve davacıya tebliğ tarihinden sonra olduğu anlaşılmaktadır. Fesihten sonra düzenlenen ibranamenin baskı sonucu imzalandığı iddiası dosya içeriğine göre yeterli ve inandırıcı deliller ile kanıtlanamamıştır. Bu sebeple fesihten sonra düzenlenen ibraname ve özellikle ibranamede öngörülen tahkim ön şartı geçerlidir. Böyle olunca, özel hakem sözleşmesi uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.