MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davacının ... İcra Müdürlüğünün 2012/95 esas sayılı dosyasında başlatılan takipde dosyada bulunan senet nedeniyle borçlu olunmadığını tespitine hükmedilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının şirkete açtığı davanın husumet yokluğundan reddine, davalı ...'a karşı açılan davanın ise davacı borçlu tarafından senedin teminat amaçlı verildiğinin ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık davacının takip konusu bonodan kaynaklanan bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti ve söz konusu senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulup doldurulmadığı noktalarında toplanmaktadır.İş Hukuku, işçi ve işveren ilişkisinde işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanından ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu sebeple İş Hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir. İş sözleşmesinin bağıtlanması sırasında alındığı iddia olunan bononun teminat karşılığı olup olmadığı tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanması mümkündür.Davacı borçlu, davalı-alacaklının icra takibinin dayanağı olan senette malen kaydı bulunmasına karşın aralarında bir mal alışverişi bulunmadığını, senedin teminat amaçlı verildiğini, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.Davalı-alacaklı taraf ise, bonoda malen kaydı bulunmasına karşın borçlu ile aralarında mal alışverişi olmadığını, kabulle borcun nedeninin elden nakit olarak verilen para olduğunu, ifade etmiştir.Şu durumda, takibin dayanağını teşkil eden dolayısıyla da alacaklının alacağını ispat aracı durumundaki bonoda bulunan "malen" kaydının doğru olmadığı yönündeki borçlu iddiası alacaklı yanca da kabul edilmiş, temeldeki hukuki ilişki yönünden bonodaki bu ispat kaydı bizzat alacaklı tarafından değişikliğe uğratılmıştır. Alacağın varlığını ve dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden alacaklı artık kendi dayandığı ve senetten anlaşılmayan elden para verilme olgusunu ispat yüküyle karşı karşıyadır. Eş söyleyişle, kendi dayanağı olan senetteki sebepten ayrılarak elden para verildiği iddiasını ortaya atarak, "bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden" taraf davalı-alacaklıdır ve bu vakıayı ispat etmeye mecburdur, dolayısıyla ispat yükü davalı-alacaklıdadır. Borçlu aralarında temel ilişkinin varlığını kabul etmemiş, kendisine ispat yükü getirecek olan ödeme nedeniyle karşılıksızlık iddiasında bulunmamış, aksine borcun varlığını inkar etmiştir. Alacaklının bonodaki malen kaydına karşın alacak borç ilişkisinin mal alışverişine dayanmadığı yönündeki kabulü karşısında davacı/borçlunun iddiası bu noktada sabit olmaktadır. Lehdarın yani alacaklının "bedelin para olarak verildiği " iddiasını ispat yükü ise kendisinde bulunmaktadır.Somut olayda, mahkemece kanıt yükünün davalılarda bulunduğu olduğu gözetilerek, davalılar tarafından şahsi borçların ispat edilememiş olduğu, ayrıca davalı şahısın davalı şirketin temsilcisi olduğu gözetilerek davanın kabulü yerine reddine dair yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.