Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4893 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 12912 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Trabzon İş MahkemesiTARİHİ: 02/12/2010NUMARASI: 2009/886-2010/917Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, 27.11.2008 tarih 2008/76 esas-2008/838 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 16.11.2009 tarih, 2009/6781 esas-2009/31871 karar sayılı ilamı ile; "üniversitelerin ticaret ve iş hukuku kürsülerinde görevli öğretim üyeleri ile bir bankacıdan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığı ile müfettiş raporunda belirtilen eylemler tek tek ele alınarak, bankacılık mevzuatına aykırı olup olmadıkları, her kredi işleminde var olan riskin ötesinde bir risk oluşturulup oluşturulmadığı bankanın zarara uğrayıp uğramadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre feshin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığına karar verilmelidir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak, bilirkişi heyetinden rapor almak suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmiş, feshin haklı veya geçerli sebebe dayandığının davalı işverence ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.Karar, bu kez davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında, iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.4857 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 1. fıkrasına göre işveren fesih bildirimini yazılı yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Fesih bildirimi yazılı yapılmamışsa veya fesih sebebi açık ve kesin bir şekilde belirtilmemişse aynı Kanun'un 21. maddesi gereğince geçerli sebep gösterilmediği kabul edilir.Buna karşılık, aynı Kanun’un 25. maddesinde öngörülen, işverenin haklı sebeple derhal feshinde ise yazılı şekil şartı aranmamaktadır. Keza, haklı sebeple fesihte, fesihten önce 4857 sayılı Kanun'un 19. maddesinde öngörülen savunma alma koşulu bulunmamaktadır.Davalı işverenlikte, operasyon yöneticisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin, fiziken var olmayan kıymetlerin sisteme girişini yaptığı, güvenlik şifresini diğer şube personeli ile paylaştığı, firma hesaplarına yetkisiz kişilere yapılan ödemelere ve açıktan yapılan işlemlere engel olmadığı, şubede kontrol eksikliğine sebep olduğu gerekçesiyle haklı sebeple feshedildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.Somut olayda, davacının bilgisayarını açık bırakarak kendi şifresinden usulsüzlükler yapılmasına sebep olmakla, iş sözleşmesinden doğan özen borcu ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği toplanan deliller ve dosya kapsamı itibariyle sabittir. Davacının banka zararının oluşmasına yol açan işlemlerde kastının tespit edilmemiş ve hakkında ceza kovuşturması yapılmamış olması, iş sözleşmesinden doğan borçlarına aykırı davranmadığı anlamına gelmez. Davacının özensiz davranışı nedeniyle bankanın zarara uğratılması, davalı işveren yönünden davacının iş sözleşmesinin feshi için haklı sebep teşkil etmektedir. Bu sebeple, davanın reddi yerine, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi hatalı olup, hüküm bozmayı gerektirmiştir.Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,2-Davanın REDDİNE,3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.