Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4819 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 32589 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA : Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 09.09.1988 tarihinden 28.05.2010 tarihine kadar sigortalı olarak çalıştığını, emekliliğe hak kazanarak emekli olduğunu, davalı ile imzalanan ayrılış sözleşmesinde kıdem tazminatının ödeneceğinin belirtilmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının 09.09.1988 tarihinden beri çalışmakta iken kendi isteği ile emekli olduğunu ve müvekkil kurum ile ikale sözleşmesi imzalayarak ayrıldığını, ancak davacı hakkında düzenlenen kurum içi soruşturma evrakı ile davacının kurumu zarara uğrattığının tespit edildiğini, zarar miktarının kıdem tazminatı alacağından takas ve mahsup edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında, davacının hak kazandığı kıdem tazminatı alacağının takas edilip edilemeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 118/1. maddesi uyarınca, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar parayı veya konuları itibariyle aynı türden malı birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki tarafın her biri borcunu alacağı ile takas edebilir. Sonuçta her iki borç da az olanı oranında sona erer. Anılan maddenin, yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda ise karşılığı 139/1. maddesi olup, mülga 818 sayılı Kanunun 118. maddesinin birinci fıkrasında kullanılan "yek diğerine mümasil başka malları" şeklindeki ifade, "özdeş diğer edimleri" ifadesine dönüştürülmüş, esasen yapılan sadeleştirme dışında, bir değişiklik yapılmamıştır. Takas, borcu sona erdiren sebeplerden biridir. Takastan bahsedilmek için, her şeyden önce iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerekir. Henüz doğmamış veya takas anında sona ermiş alacaklar takas edilemez.Takas edilecek alacaklar aynı nitelikte, aynı türden olmalıdır. Borçlar doğdukları anda aynı türden olabileceği gibi, sonradan da aynı türden olabilirler. Ancak takas hakkının kullanıldığı anda, mutlaka aynı türden olmaları zorunludur. Takas için gerekli olan bir diğer şart da alacağın muaccel olmasıdır. Alacaklı tarafından zaman itibarıyla ifası istenebilir bir borç olması gerekir. Takas edilecek alacağın muaccel olması, buna karşılık asıl alacağın (karşı taraf asıl alacağının) sadece ifa edilebilir bulunması yeterlidir. Takas hakkını ileri sürenin alacağı, dava edilebilir bir alacak olmalıdır. Takası ileri süren tarafın alacağının tartışmalı olması, takas ileri sürülmesine engel değildir. Alacağı tartışmasız olan taraf bu takasa itiraz edebilir ve kendi alacağını dava edebilir. Takası ileri süren tarafın bunun için dayandığı alacak, talep ve dava edilebilir bir alacak olması gerekir. Bunun istisnası zamanaşımına uğramış borçlarda görülür. Zamanaşımına uğramış borç talep ve dava edilebilir olamamasına karşın, alacaklı buna takas için dayanabilir.Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, def'i olarak da ileri sürülebilir. Takasın def'i olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup def'i sebebi ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir.Gerek mülga 818 sayılı Kanunu'nun 123. maddesinde, gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Kanunu'nun 144. maddesinde, işçi ücretlerinin rıza bulunmadan takas edilemeyeceği düzenlenmiştir.Bu genel açıklamalar ışığında olmak üzere, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Somut olayda, davalı tarafından, davacının kurumu zarara uğrattığı gerekçesiyle kıdem tazminatı alacağına karşılık takas def'i ileri sürülmüş, ancak mahkemece bu hususun araştırılmaması doğru olmamıştır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 123. maddesi, takas def'i yönünden sadece işçi ücretlerine sınırlama getirmekte olup, kıdem tazminatı alacağına karşı ileri sürülen takas def'inin değerlendirilmesi gerekir. Bu itibarla, mahkemece, davalı tarafından ileri sürülen takas def'i kapsamında, davacının, cevap dilekçesinde ileri sürülen eylemleri ile kurumu zarara uğratıp uğratmadığı ile bu husustaki kusuru belirlenerek sorumluluğu tespit edilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.