Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4806 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 317 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: Bakırköy 7. İş MahkemesiTARİHİ: 03/11/2011NUMARASI: 2008/608-2011/740Davacı vekili, kesinleşen işe iade kararı üzerine davacının, işe iade başvurusunda bulunduğunu, davalı işverence başlatılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; boşta geçen süreye ilişkin ücret, iş güvencesi tazminatı, kıdem – ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesini talep etmiştir.Davalı Bedaş vekili, diğer davalı ile aralarında alt iş veren- asıl işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının diğer davalı şirkete yaptığı işe iade başvurusu üzerine ihtarname ile işe davet edildiğini, davacının süresi içerisinde işe başlamadığını, bu nedenle bir talep hakkı olmayacağını, ihale sözleşmesi gereğince müvekkili şirketin bir sorumluluğu bulunmadığını savunmuştur.Davalı ... Ltd. Şti.'ne usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebligatı yapılmış olmasına rağmen davaya cevap vermemiş, delil sunmamıştır. Mahkemece davacının işveren ... Ltd. Şti. tarafından yasal süre içiresinde işe başlatılmadığı gerekçesiyle alınan bilirkişi raporu doğrultusunda talepler kısmen hüküm altına alınmıştır.Davacının işe başlatılması talebini içeren ihtarnamenin 03.05.2008 tarihinde işverene tebliğ edildiği, davalı işverenin 16.06.2008 tarihli ihtarla 23.06.2008 tarihinde işyerine gelip başlamasını bildirdiği, dosyada tebliğ belgesi bulunmamakla birlikte işverenin ihtarnamesinin davacıya tebliğ edildiği taraflar arasında çekişmesizdir. Davacı işe başlamak için gittiğinde bazı işçilere başlatılmayacaklarının bildirildiğini, kendisinin de aralarında bulunduğu bazı işçilere ise form doldurtulduğunu, daha önceki çalıştıkları yerdeki ihaleyi alamadıkları, İGDAŞ'ta iş aldıkları için işçi açığı olursa çağırılacaklarının söylendiğini, bu beyandan sonra iki ay kadar süre geçtiği halde işe başlatılmadığını ileri sürmektedir.Mahkemece 07.05.2009 tarihli celsede davacı vekiline "tanıklarından iki tanesi için davetiye masrafı yatırması için 30 günlük kesin süre verilmesine ya da hazır ettiğinde dinlenmesine, aksi takdirde tanık dinletmekten vazgeçmiş sayılmasına" karar verilmiş, bir sonraki celsede masraf yatırılmadığından, tanıklar hazır da edilmediğinden dinlenememiş, davacı vekilinin yeniden süre verilmesi talebi verilen sürenin kesin olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Dosyada başkaca hiçbir delil de bulunmadığı halde bilirkişiye verilerek hesaplama yaptırılmış ve davacının işverence işe başlatılmadığını kabul edilerek hüküm kurulmuştur.Verilen kesin sürede kesin süreye konu ara kararında yapılması gereken işlerin açıkça belirtilmesi, hiç duraksamaya yer vermeyecek derecede bu süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve tarafın bu konuda uyarılması gerekir. Mahkemece bu usule uyulmamıştır. Mahkemece verilen kesin mehile ilişkin ara kararında davetiye masrafı belirtilmediğinden, kesin mehilin usulüne uygun olduğundan söz edilemez. Bu nedenle verilen kesin sürenin HUMK.’un 163. maddesine uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken iş davacı vekiline yeniden usulüne uygun şekilde kesin süre verilerek delillerin toplanması, varsa tanıkların dinlenmesi, davacının işverence işe davet edildikten sonra işyerine başlamak üzere gidip gitmediği, işe başlatılıp başlatılmadığı belirlendikten sonra ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.