Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İş MahkemesiDAVA : Davacı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini belirterek ihbar tazminatı ile davacıya ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti:Davalı İ.. A.. vekili; husumet itirazında bulunmuş, fazla çalışma yapılması halinde ücretlerinin ödendiğini, dini bayram ve hafta tatili izinlerinin kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı ... Ltd. Şti. vekili; davacıya bordrolarda belirtilen ücretlerin ödendiğini, tüm izinlerinin kullandırıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 32/1. maddesinde, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, uyularak ödenmelidir. 4857 sayılı Kanun'un 32. maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler gözönünde tutularak belirlenir.Somut olayda yukarıdaki açıklamalar göz önüne alındığında, imzalı ve ihtirazi kayıt içermeyen ücret bordrolarında yer alan ücretler esas alınarak dava konusu alacakların belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, salt tanık anlatımlarına göre belirlenen ücret üzerinden hesaplanan alacak miktarlarının hüküm altına alınması isabetsizdir.3-Davacı işçinin hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusudur.4857 sayılı Kanun'un 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Kanun'un 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.4857 sayılı Kanun'un 47. maddesinde, kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.Hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delil yada tanıklı ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.Yukarıda belirtilen alacaklar yönünden; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dosya kapsamındaki imzalı bordrolarda yazılı tahakkuklar dışlanmak suretiyle hesaplama yapılması gerekirken bu belgelerin değerlendirilmede dikkate alınmaması hatalı olmuştur.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.