Y A R G I T A Y İ L A M IMAHKEMESİ : İş MahkemesiDAVA : Davacı, eksik ödenen ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının davalı Sağlık Bakanlığına bağlı işyerinde alt işverenlerin işçisi olarak çalıştığını, işverenin tek taraflı olarak aylık ücretinde indirim yaptığını, ücretinin rızası dışında düşürüldüğünü ileri sürerek, ücret farkı alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı Sağlık Bakanlığı vekili, husumet itirazı ve zamanaşımı def'inde bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:4857 sayılı İş Kanunu'nun 62. maddesine göre, ücrette her ne şekilde olursa olsun indirim yapılamayacağı, ancak emredici hükmün sözleşme dönemiyle ilgili olduğu, sözleşme yapma özgürlüğü kapsamda tarafların yeni bir sözleşme ile ücretten indirim yapmasına engel bir durum olmadığı, Yargıtay uygulamalarında, “Birbirinden bağımsız toplu iş sözleşmesi ile ücretlerin farklı belirlenmesinin 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesi anlamına gelmeyeceği, toplu iş uyuşmazlığının tarafları değişen ekonomik durum göz önünde tutarak birbiri ardına yürürlüğe girecek olan toplu iş sözleşmesinin, birbirinden farklı şekilde bağıtlayabileceği, önceki toplu iş sözleşmesi döneminde sağlanan hakların kazanılmış hak olarak yorumlanamayacağı ve hiçbir şekilde geri alınamayacağı, buna aykırı durumun toplu iş sözleşmesi özerkliğine aykırılık oluşturacağı” hususunun ve “işe iade sonrası işe başlamak için başvuran işçiye daha düşük ücret önerilmesi sebebiyle işe başlamayan işçinin, hizmet alım sözleşmesinde yeni dönem için davacının çalıştığı pozisyona öngörülen ücretin düşürülmesi ile işverenin davacıyı işe davetinin yeni ihale döneminde, yeni hizmet sözleşmesine göre yapıldığı, işçinin fesih tarihindeki hizmet alım sözleşmesindeki şartlardan aleyhe hüküm içermesi sebebiyle işe başlamamasının gerçek iradesinin işe başlamak olmadığını gösterdiği, her ihale döneminde şartların ve ücretin değişebileceğinin düşünülebileceği" hususunun belirtildiği, somut olayda, Yargıtay uygulamalarında belirtilen ilkeler dikkate alındığında, asıl işveren Sağlık Bakanlığının yeni ihalede çalışacak işçilerin ücretlerini düşürmesinde kanuna aykırı bir durum olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Temyiz:Karar, kanuni süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında,davacının ücretinin düşürülmesinin 4857 sayılı Kanun’un 22. maddesi kapsamında geçerli olup olmadığı, davacının ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.4857 sayılı Kanun'un "Çalışma Koşullarında Değişiklik ve İş Sözleşmesinin Feshi" başlıklı 22. maddesinde iş yeri şartlarında yapılacak esaslı değişikliklerin yapılabilme şartları düzenlenmiştir.4857 sayılı Kanun'un 22. maddesinde: “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını veya fesih için başka bir geçerli sebebinin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17. ila 21. madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma şartları her zaman değiştirebilir. Çalışma şartlarıda değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” hükmünü içermektedir.Madde metninde, işverenin, işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma şartlarındaki esaslı bir değişikliği işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabileceği, bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı, açıkça belirtilmiştir.4857 sayılı Kanun'un 22. maddesinin birinci fıkrasının asıl konuluş amacı işverenin tek taraflı değişiklik işlemlerine karşı işçiyi korumak, işçinin isteği dışında işini, iş yerini ve diğer çalışma şartlarını değiştirecek işveren davranışlarına engel olmaktır. Öte yandan 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesinde, her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin kanuni olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamayacağı belirtilmiştir. 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesinde düzenlenen ücretlerde indirim yapılamayacağı yasağı, işverenin tek taraflı indirim yapamaması ile ilgilidir. Taraflar karşılıklı anlaşarak ve ileriye dönük her zaman asgari ücretin altına inmemek şartıyla ücrette indirim yapabilirler. Zira iş yerinin ekonomik şartları bunu zorunlu kılabilir ve işçi işsiz kalmamak için bunu kabul edebilir.Somut olayda mahkemece, yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, ücretin düşürüldüğü tarihten sonraki dönemde, davacı ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmelerinde ücret konusunda bir düzenleme bulunup bulunmadığı araştırılmadan, davacının tarafı olmadığı ve işverenler arasında yapılan ve sendika üyesi olan işçileri bağlacak olan toplu iş sözleşmesi gibi davacıyı bağlayıcı niteliği bulunmayan, ihale şartnamelerindeki ücretle ilgili düzenlemelere değer verilmesi yanlış olmuştur. Bu durumda, davacının ücretinde azalma olduğu uyuşmazlık konusu değilse de, ücret farkı talep edilen dönemlere ilişkin davacı ile altişverenler arasında imzalanan hizmet (iş) sözleşmeleri dosyada bulunmamaktadır. 4857 sayılı Kanun'un 22. maddesi uyarınca işçinin rızası olmadan ücrette indirim yapılamayacağı dikkate alındığında, bu belgeler olmadan, ücretin düşürülmesinin davacının rızası ile olup olmadığı hususu denetlenememektedir. Buna göre, mahkemece, anılan dönemlere ilişkin sözleşmeler getirtilerek, sözleşmelerde ücrete ilişkin bir hüküm bulunup bulunmadığı ve ücretin davacının rızası ile düşürülüp düşürülmediği incelenerek, ücrete ilişkin düzenleme varsa, işçininde imzası bulunuyorsa, imzanın inkar edilmemesi veya irade sakatlığı ile alındığının ispat edilememesi halinde, (ilgili sözleşme tarihinden sonrası için) ücret değişikliğinin işçi tarafından yazılı olarak kabulü nedeniyle talebin reddine, yoksa ücret alacağı farkı olduğunun kabulüne karar verilmesi, fark ücret alacağınında, işçinin, ücretin düşürülmesinden önceki son ücreti esas alınarak, bu ücret ile ödenen ücret miktarları arasındaki farklar tespit edilerek, sonucuna göre belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.