MAHKEMESİ: Kocaeli 4. İş MahkemesiTARİHİ: 21/10/2010NUMARASI: 2010/608-2010/642Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, işverence feshin geçerli bir sebebe dayandığının ispatlanamaması sebebiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında, iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. 4857 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 1. fıkrasına göre işveren fesih bildirimini yazılı yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Fesih bildirimi yazılı yapılmamışsa veya fesih sebebi açık ve kesin bir şekilde belirtilmemişse aynı kanunun 21. maddesi gereğince geçerli sebep gösterilmediği kabul edilir.Buna karşılık, aynı Kanun’un 25. maddesinde öngörülen, işverenin haklı nedenle derhal feshinde ise yazılı şekil şartı aranmamaktadır.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının işveren davalı şirketin Kocaeli'de fermantasyon bölümünde çalıştığı, anılan bölümün kapatılması üzerine davacıya taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 10/A maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak Çerkezköy'deki iş yerinde çalışmasının teklif edildiği, davacının teklifi kabul etmemesi üzerine iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiği anlaşılmaktadır.Davacının Kocaeli'de çalıştığı iş yerinde görev yaptığı fermantasyon bölümünün kapatıldığı ve iş yerinin değiştirilmesinin istenmesinin bu sebepten ileri geldiği tartışmasızdır. İş sözleşmesinin 10. maddesi, işverene, iş yerini değiştirme yetkisi tanımıştır. Davalı işverenin, bu yetkiyi objektif iyiniyet kurallarına aykırı olarak kullandığı kanıtlanmadığı sürece, değişiklik yapma yetkisine dayanılarak yapılan ve bunun sonucu olarak gerçekleştirilmek istenen iş yeri değişikliği işlemine değer verilmesi gerekir. Sözleşmeden doğan hakkın iyiniyet kurallarına aykırı olarak kullanıldığını ispat yükü davacı işçiye aittir. Mahkemenin, davalı işveren tarafından, davacının İzmit'teki iş yerlerinde veya daha makul yerlerde değerlendirilmesi konusunda bilgi ve belge sunulmadığı gerekçesi isabetli değildir.Mahkemece, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili uzman bilirkişiler aracılığıyla, gerekirse iş yerinde, iş yeri kayıtları üzerinde ve davalı şirketin organizasyon ve örgüt şemalarını da nazara alarak inceleme yaptırılıp, davacının Kartepe/İzmit ve Topkapı/İstanbul'da fesih tarihindeki koşullar itibariyle çalıştırılmasının mümkün olup olmadığı, mümkün ise bu iş yerlerinde görevlendirme yapılmamasının nedenleri araştırılıp tespit edilmeli ve davalı işverenin iş sözleşmesinde öngörülen iş yeri değişikliği yapma hakkını, objektif iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde kullanıp kullanmadığı, duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edildikten sonra oluşacak sonuç uyarınca karar verilmelidir. Eksik araştırmayla karar verilmesi hatalı olup, hüküm bu nedenle bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 13.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.