Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3659 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 18509 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: Ankara 9. İş MahkemesiTARİHİ: 21/09/2011NUMARASI: 2011/47-2011/1119Davacı işçi, boşta geçen dört aylık süre ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı alacağının ödetilmesini istemiştir.Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun'un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini bir ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence kanuni süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Kanun'un 56. maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.Somut olayda, kesinleşen işe iade kararı üzerine davacı işçi, 01.07.2009 tarihinde davalı işverene işe iade başvurusunda bulunmuş, davalı işveren bir aylık süre içerisinde 15.07.2009 tarihli Başkanlık oluru ile işe iade isteminin kabul edildiği hususunu 23.07.2009 tarihli yazı ile 27.07.2009 tarihinde davacıya bildirmiştir. 27.07.2009 tarihinde davacı işçi tarafından işe başlaması için gönderilen ihtar bizzat tebliğ edilmiştir. Bu durumda, işverence kanuni süre içinde gönderilmiş davet üzerine davacı işçinin süre içinde işe başlaması gerekir. İşverenin davetine rağmen davacı işe başlamamıştır. Davet yazısında işe başlatma şarta bağlanmamıştır. Davacı işe başlatılma başvurusunda samimi değildir. Bu sebeple, işçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun'un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süreye ait ücret alacağı talebi mümkün olmaz.Ayrıca yıllık izin alacağı ile ilgili olarak davacının boşta geçen dört aylık süresinin de hizmet süresine eklenerek 18 yıl üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verildiği anlaşılmaktadır.Yukarıda açıklandığı gibi davacının geçerli bir işe başlatılma başvurusu olmadığından işverence yapılan feshin geçerli hale gelmesi nedeniyle boşta geçen sürenin yıllık izin alacağı hesabında dikkate alınması mümkün değildir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın davacının işe başlatmama tazminatı alacağının reddi yerine kabulüne karar verilmesi ayrıca yıllık ücretli izin alacağı hesabında davacının boşta geçen dört aylık sürenin hizmet süresine eklenerek 18 yıl üzerinden hesaplama yapılması usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 08.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.