Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 34271 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21420 - Esas Yıl 2014
Y A R G I T A Y İ L A M IDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, asıl davada, müvekkilinin sürekli fazla çalışma yapmasına rağmen haklarının ödenmediğini ileri sürerek fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili birleşen davada ise, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Dosya içeriğinden, fazla mesai ücretinin tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, dosya kapsamı, yapılan işin niteliği, tanık beyanları ve Dairemizce temyizen incelenen emsal dosyalar birlikte değerlendirildiğinde, davacının, 08.30-18.30 ile 12.00-22.00 saatleri arasında iki vardiya şeklinde çalışmalarının gerçekleştiği anlaşıldığından, belirtilen çalışma saatlerine göre fazla mesai ücretinin hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.3-4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı sebebe dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.Somut olayda, davacı vekili, asıl davada yıllık izin ücreti talebinde bulunmuş ise de, asıl davanın açıldığı tarih itibariyle iş sözleşmesi henüz feshedilmemiştir. Her dava açıldığı tarihteki şartlara ve maddi olgulara göre karara bağlanır. Bu itibarla, mahkemece yıllık izin ücreti talebine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.