Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 33642 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 31672 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Samsun 2. İş MahkemesiTARİHİ : 25/02/2014NUMARASI : 2014/201-2014/58Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, davacının davalı işyerinde davalı sendika bünyesinde 12.02.1983 tarih ve 3 no'lu kararı ile Samsun Karadeniz avukatlığı görevine başladığını, 01.06.2007 tarihine kadar görevine kesintisiz olarak ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ile devam ettiğini, görev süresi içinde 01.01.2005 tarihine kadar olan süre içinde sendika üyesi işçiler adına açılacak davalarda müddeabih ile faiz toplamının %10 ve ayrıca yargı ve icra müdürlüklerince hükmedilen avukatlık ücretinin tamamının avukata ait olacağı ve bu tarih sonrasında açılacak dava ve takiplerde ise sadece yargı ve icra müdürlüklerince hükmedilen avukatlık ücretlerinin tamamının avukata ait olacağının kararlaştırıldığı, sendika tüzel kişiliğini temsilen açılan dava ve icra takiplerinde ise sadece yargı ve icra müdürlüklerince hükmedilen avukatlık ücretlerinin tamamının avukata ait olacağının kararlaştırıldığını, buna rağmen vekalet ücretlerinin ödenmediğini belirterek vekalet ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı sendika vekili görev ve yetki itirazında bulunarak davacının, zaman esasına göre değil sayı esasına göre çalışmasının söz konusu olduğunu, davacının, davalının işlerini iş sözleşmesine dayalı olarak almış olduğu aylık ücret ve ikramiye karşılığı takip etmiş olduğunu ve bu sebeple ayrıca avukatlık ücret talebinin yerinde olmadığını, müvekkili ile 01.09.1993 ile 21.03.2005 tarihlerinde olmak üzere iki defa iş sözleşmesi düzenlendiğini, her ikisinde de, davacının aylık ücretinin yanında takip ettiği işlerden vekalet ücreti alacağına dair bu davaya konu olabilecek bir vekalet ücreti alacağına ilişkin düzenleme ve hüküm bulunmadığını, her iki sözleşmede de avukata aylık ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı sendikanın, davacının çalıştığı süre içinde dava dosyaları ve icra takip dosyalarından yargılama ve icra vekalet ücreti tahsil etmediğini, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 32/3. maddesinden doğan temsil ve husumete ehil olma ehliyetinin bir tür temsil niteliğinde olduğunu belirterek, belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının Samsun 2. İş Mahkemesinin 2009/255 esas sayılı dava dosyası ile vekalet ücreti isteğine ilişkin dava dosyası ile bu dava dosyasının yer değiştirdiği ancak harca esas değer dikkate alınarak eldeki dosyanın vekalet ücreti isteğine ilişkin dava dosyası olduğu kabul edilerek alınan hesap raporuna itibarla vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır.Karar davalı sendika vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının davalı nezdinde 01.09.1993 tarihinde bağıtlanan sözleşme kapsamında avukatlık işlerinde çalıştığı, sözleşmesinin davalı tarafından 01.06.2007 tarihi itibarı ile feshedildiği, açtığı işe iade davası sonucunda feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında, iş sözleşmesinin devamı süresince iki ayrı sözleşme akdedildiği, bu sözleşmelerden 01.09.1993 tarihinde düzenlenen hizmet sözleşmesinde ücret "varlığı veya miktarı ihtilaflı olan üye davalarında kazanılarak hak sahibi üyeye verilecek toplam miktardan %10 avukatlık ucreti alınması ve görevinin yürütümü sırasında sendika adına yapılacak belgelendirilmiş giderlerin ödenmesi, ayrıca hukuk müşaviri olarak davacıya toplam net ayda 12.685,000 TL olarak kararlaştırılmıştır. Yine taraflar arasında akdedilen 21.03.2005 tarihli sözleşme ile ise “aylık brüt ücret 2.710,50 TL” olarak kararlaştırılmış, ancak diğer iş sözleşmesinin aksine hak sahibi üyeye verilecek miktardan alınabilecek bir ücrete ise yer verilmemiştir. Mahkemece, davacının davalı işverinde çalıştığı sırada akdedilen sözleşmeler kapsamında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda talep ettiği vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, belirtilen bu hususlar nazara alındığında, taraflar, akdedilmiş olan ilk sözleşmede varlığı veya miktarı ihtilaflı olan üye davalarında kazanılarak hak sahibi üyeye verilecek toplam miktardan %10 avukatlık ucreti alınması ve görevinin yürütümü sırasında sendika adına yapılacak belgelendirilmiş giderlerin ödenmesi, ayrıca hukuk müşaviri olarak davacıya ayda 12.685,000 TL net ücret ödeneceği, 21.03.2005 tarihli sözleşme ile ise davacının aylık sabit ücret karşılığı çalışması hususunda anlaşmışlardır. Sözleşmelerdeki ücrete ilişkin düzenlemeler dikkate alındığında, 01.09.1993 tarihinde akdedilen önceki sözleşmede hüküm bulunmakta ise de, 21.03.2005 tarihinde akdedilen sonraki sözleşme ile davacıya sabit ücretten başka ödeme yapılacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Dolayısı ile davacının 21.03.2005 tarihinden sonra takip ettiği işlerde vekalet ücretlerini alamayacağı, daha önce hak ettiği vekalet ücretlerini alacağı açıktır. Bu hususlar gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece iş sözleşmelerindeki ücrete ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak yeniden bilirkişi raporu alınmalı ve deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir. Yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.