Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 33391 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24696 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bakırköy 4. İş MahkemesiTARİHİ : 12/03/2013NUMARASI : 2010/324-2013/138Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 11.01.2006- 15.06.2007 tarihleri arasında fırın işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 14.01.2010 tarihinde davalı işveren tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, yıllık ücretli izin, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini talep etmişlerdir.Mahkemece, işyerinin davalı T.. Ç..’a ait şahıs işyeri iken, şirketleşme neticesinde 07.04.2008 tarihi itibariyle davalı şirkete devredildiği kabul edilmiş, bu sebeple kıdem tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiline, diğer alacakların ise yalnızca davalı şirketten alıarak davacıya verilmesi karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davalılar arasında organik bağ ve işyeri devri olup olmadığı konusunda toplanmaktadır.İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğini korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddi ve maddi olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.Avrupa Adalet Divanı, maddi ve maddi olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri yoluyla da işyeri devrinin gerçekleşebileceğini kabul etmektedir.Avrupa Adalet Divanının kararlarında, “hukuki işlemle devir” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmekte, yazılı sözlü bir anlaşma hatta zımni bir anlaşma da yeterli görülmektedir.Davalıların hukuki sorumluluğu özellikle “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve “organik bağ” kavramları ışığında da ele alınmalıdır.Tüzel kişi ile ortakların alanlarının organizasyon ve malvarlıkların birbirine karışması, yetersiz sermaye ve özellikle şirket tüzel kişiliğinin bilinçli olarak üçüncü kişileri zarara uğratılması tüzel kişilik perdesinin ortadan kaldırılması nedenlerindendir.Başka bir anlatımla bu davalar borçlunun alacaklarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların hileli, muvazaalı işlemlerin borçlunun alacaklısına karşı hükümsüz hale gelmesi yaptırımını hedefleyen hakim hukuku biçiminde bir son çaredir.“Organik Bağ” tüzel kişiye karşı olan alacakların takip edilmesinde, bu takibin asıl borçlu şirket ile birlikte onunla belirli bir düzeyde hukuki ilişkiye ve bağa sahip olan şirkete karşı yapılabilmesini sağlayan bir hukuki yoldur. Bu halde iktisadi bütünlük aranmaz.Somut olayda davalı T.. Ç.., 02.01.2006'dan itibaren davacının çalıştığı fırını işletmekte iken 07.04.2008 tarihinde sermayenin %80'i davalı T.. Ç..'a %20'si ise davalının eşi L.. Ç..'a ait olacak şekilde davalı şirketi kurduğu ve fırının şirketçe işletilmeye devam edildiği anlaşılmaktadır. Burada esasen bir işyeri devri değil, işverenin sıfat değiştirmesi durumu sözkonusudur. Bu durumda davalı şirket ile davalı T.. Ç.. arasında organik bağ bulunması nedeniyle davalıların tüm tazminat ve işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumluluklarına hükmedilmesi gerekirken, davalı T.. Ç..'ın alacağın bir bölümünden sorumlu tutulması hatalıdır.Kararın bu sebeple bozulması gerekmiş, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.