MAHKEMESİ : Ankara 4. İş MahkemesiTARİHİ : 15/03/2013NUMARASI : 2012/237-2013/354Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedilmesi üzerine açılan işe iade davası neticesinde, feshin geçersizliğiyle işe iadesine karar verildiğini, süresinde işe başvurmasına rağmen işe başlatılmadığını, işçilik alacaklarının tam olarak ödenmediğini ileri sürülerek, fark kıdem tazminatı, fark işe başlatmama tazminatı, fark boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer mali hakları, giyim yardımı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili, davacının hak kazandığı tüm işçilik alacaklarının ödendiğini, dava konusu taleplerin haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Anayasanın 141. maddesinde, her türlü yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Anılan kanuni düzenlemede hakimin, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm delilleri toplaması, tartışması, bu delillerden hangilerine değer vermediğini, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran hakimin böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır. Somut olayda, mahkemece fazla çalışma ücreti alacağının reddedilmesine ilişkin gerekçenin açıklanmaması, Anayasa'nın 141. maddesi ve 6100 sayılı Kanunu'nun 297. maddesi amir hükümlerine aykırı olup, hatalıdır. 3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dört aylık boşta geçen süreye ilişkin ücret alacağı hesabında, işverence sunulan bordroların esas alınacağı belirtilerek, 01.04.2009-30.06.2009 tarihleri arası için temel ücret brüt 1.285,44 TL tutarında; 01.07.2009-31.07.2009 tarihleri arası için ise temel ücret brüt 1.409,10 TL tutarında esas alınmıştır. Dosyaya sunulan, işverence düzenlenmiş boşta geçen süreye ilişkin ücret bordrolarında, dört ay için de temel ücretin brüt 1.285,44 TL tutarında tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dosyaya, 2009 Temmuz ayına ilişkin iki adet bordro sunulmuş ise de, sunulan brüt 1.285,44 TL temel ücret tahakkuku gösterilen bordronun boşta geçen süreye ilişkin olduğu; diğer sunulan brüt 1.409,10 TL temel ücret gösterilen (toplam tahakkuk bedeli= brüt 1409,10 TL x 4 = brüt 5686,40 TL) bordronun ise, işe başlatmama tazminatına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, söz konusu dört aylık boşta geçen süreye ilişkin ücret alacağının hesaplanmasında, dördüncü ay için de (01.07.2009-31.07.2009 arası) temel ücret brüt 1.285,44 TL tutarında esas alınmalıdır. Yazılı şekilde kabulle sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. 4-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesih tarihindeki ücret miktarı, emsal işçi olarak kabul edilen Birol Seviç'in ücret miktarı esas alınarak belirlenmiştir. Ancak, dosyaya sunulan bordroların incelenmesinden, emsal işçi olarak esas alınan şahsın, işe giriş tarihi itibariyle davacıdan daha kıdemli olduğu ve davacının fiilen çalıştığı tarihlerde davacıdan daha yüksek ücret aldığı anlaşılmaktadır. Anılan sebeple, B.. S..'in emsal işçi olarak kabul edilmesi hatalıdır. Davalı işverenden emsal işçiler sorularak ücret bordroları istenilmeli, bu yönde davacı tarafın bildireceği işçilerin ücretleri de araştırılmalı ve neticeye göre yeniden değerlendirme yapılmalıdır. 5-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, gerek kıdem tazminatına esas alınan giydirilmiş ücretin tespitinde, gerekse boşta geçen süreye ilişkin mali haklarda yapılan hesapta, telefon ödeneği nazara alınmıştır. Ancak, dosya kapsamına göre, söz konusu ödeneğin, işin ifasında kullanılması üzere verildiği sabit olup, işçiye sağlanmış mali bir hak olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Anılan sebeple, işçiye sağlanmış menfaat olarak kabul edilmesi ve hesaplamalara dahil edilmesi hatalı olmuştur.6-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, gerek kıdem tazminatına esas alınan giydirilmiş ücretin tespitinde, gerekse boşta geçen süreye ilişkin mali haklarda yapılan hesapta, depo ödeneği de nazara alınmış ise de, söz konusu ödeneğin mahiyetinin ne olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Mahkemece, bu yönde bir araştırma ve değerlendirme yapılmaması hatalıdır. Anılan sebeple, davalı işverenden, söz konusu ödenekle ilgili tüm yazılı işyeri düzenlemeleri istenilmeli, gerekirse taraf şahitlerinin beyanlarına yeniden başvurulmalı ve yapılacak değerlendirmeyle ödeneğin işçiye işin ifasında kullanılması üzere mi verildiği ya da işçiye sağlanan mali bir hak mı olduğu belirlenmelidir. Neticeye göre, hesaplamalarda nazara alınıp alınmayacağı noktasındaki uyuşmazlık çözümlenmelidir.Yukarıda yazılı sebeplerden eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.