MAHKEMESİ : Kırşehir 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/03/2014NUMARASI : 2012/123-2014/202Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti:Davacı işçi, davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı taraflar vekillerince temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı işçinin, fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatillerinde, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı uyuşmazlık konusudur. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, i??yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.Yukarıda fazla çalışmanın isbatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların isbatı açısından da geçerlidir. Somut olayda mahkemece, davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını ispat edemediği gerekçesiyle, anılan alacaklara ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar verilmiştir. Dinlenen davacı şahitleri, davacı ile birlikte davalıya ait işyerinden ayrılan ve menfaat birliktelikleri olan şahitler olduğundan, beyanlarının hükme esas alınmaması yerindedir. Ancak, çalışmanın geçtiği yer resmi kuruma ait olup, davacının davalı belediyedeki tüm çalışma süresine ait bordrolar ve eğer banka hesabına ücret ödemesi yapılıyorsa bunlara ilişkin ekstreler getirtilmelidir. Ayrıca, işyerinde yapılan çalışmalara ilişkin görev tanımları, işyerine giriş ve çıkışları gösteren kayıtlar ile puantaj belgeleri dosya arasına alınmalı, işyerinde kaç personel çalıştığı, bunların sözü edilen işyerinde haftada kaç gün, kaç saat çalıştıkları, işçilerin tümü için aynı saatlerde mi yoksa nöbet usulüne göre mi çalışmalar yapıldığı belirlenip, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, gerekirse işyerinde uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının varlığı saptanmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.3-Hükme esas alınan raporda, hesaplamaların “Davalı Resmi Kurum Memuru ve Mali Hizmetler Müdürü imzalı, yapılan ödemelerin 30.10.2013 tarihli davalı vekilinin mahkemeye verdiği dilekçe eki tabloya göre yapıldığını” belirtmiştir. Anılan tabloda, davacının imzası bulunmamaktadır. Bazı banka kayıtları ve dekontları ile ödeme belgeleri dosyaya sunulmuş ise de, anılan tablodaki ödemelerin hepsini kapsayıp kapsamadığı anlaşılamamaktadır. Hangi tarihte, hangi alacağa ilişkin, ne kadar ödeme yapıldığının ayrıntısı da bilirkişi raporunda yer almamaktadır. Bu durumda, hangi alacağın, hangi belge ile hangi tarihte ödendiğine dair bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınmalı, davacının imzasını içermeyen ödeme belgelerine itibar edilmemelidir. Mahkemece, denetime elverişli bulunmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak takip konusu bir kısım alacaklara ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar verilmesi de isabetsizdir.4-Yukarıda 2. ve 3. bentlere göre yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda davacının dava konusu asıl alacaklardan kısmen veya tamamen hak kazandığı miktarlara göre, işlemiş faiz alacağı bulunup bulunmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Ücret alacağı bakımından faize hak kazanmak için kural olarak davalı işveren temerrüde düşürülmelidir. Ancak, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça bir ödeme günü kararlaştırıldığında, belirlenen ödeme tarihi sonrasında faiz işlemeye başlar. Ücret kavramı geniş anlamda ücret olup, çalışma karşılığı ücretler ile ikramiye, prim, jestiyon ve benzeri ödemeler ve fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil ücretleri de bu kapsama dahildir. Dosyaya ibraz edilen toplu iş sözleşmelerinin 53. maddelerinde “işçilerin ücretleri ve bu sözleşme ile yapılacak her türlü ödemeler ile sosyal yardımlar, hak kazanılan günü izleyen ilk iş günü ödenir. Bu ödeme günleri, tatil günlerinden birine rastladığında, ödemeler tatil gününden önceki iş günü yapılır. Ücretlerin ödendiği ayın ilk Pazartesi gününe kadar yapılan fazla mesai, akdi tatil, hafta tatili ve genel tatil günleri çalışmalarına ait ücret ödemeleri, maaş ile birlikte aynı günde yapılır...” hükmü bulunmaktadır. Öte yandan, anılan toplu iş sözleşmelerinde dava konusu yapılan bir kısım alacakların hak kazanılma tarihleri konusunda da açıklamalar mevcuttur. Mahkemece, toplu iş sözleşmeleri hükümleri bu açıdan değerlendirilmeden, işlemiş faiz alacağı isteminin tümünün reddine karar verilmesi de hatalıdır.5-Davacı tarafından 18.11.2011 tarihinde dava konusu alacaklar için icra takibine başlandığı ve icra takibi sonrası 30.12.2011 tarihinde taraflar arasında yapılan protokol ile davalı tarafça icra dosyasındaki borcun belli bir miktarının kabul edildiği ve bir kısım ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. İcra takibi ve protokolün yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 84. maddesi "Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir. Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir." hükmünü içermektedir. Davacı taraf icra takibinde asıl alacağa işleyecek yıllık %16 (işletme kredi faizi) oranındaki artışa ilişkin, icra giderleri ve icra vekalet ücretine ilişkin haklarını saklı tutmuş, 818 sayılı Kanun'un 84. maddesi gereği kısmi ödemelerin öncelikle faiz, masraf ve fer'ilere mahsubunu istemiştir. Mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdire edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.