Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 32760 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21202 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 19. İş MahkemesiTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2010/306-2013/473 Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin 07.12.1999 tarihinde davalı işyerinde orman mühendisi statüsünde çalışmaya başladığını 27.8.2007 tarihinde devlet memuru olarak atandığını, davacının memurluğa atandığı döneme kadar yıllık izin haklarının kullandırılmadığını, memur kadrosuna atanması ile iş sözleşmesinin son bulduğundan izin haklarının muaccel olduğunu belirterek yıllık izin alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının bu dönemdeki yıllık izinlerini kullandığını, kullanmadığı izinlerinin ücretlerinin ödendiğini, 17.12.2007 tarihli dilekçesi ile davacının 1998-2006 yıllarına ait yıllık izinlerini kullandığını, 2007 yılına ait onsekiz günlük yıllık izin alacağının ödenmesini istediğini ve bu ücretin ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne kararverilmiştir.Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında uyuşmazlık yıllık izin alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır.4857 sayılı Iş Kanunu'nun 59. maddesinde iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi içinmiş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı sebebe dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.İşçinin işe iade davası açması durumunda, izin ücretinin talep edilip edilemeyeceği davanın sonucuna göre belirlenmelidir. Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalkmış olmakla ve iş ilişkisi devam ettiğinde 4857 sayılı Kanun'un 59. maddesi uyarınca izin ücreti istenemez, işçinin işe başvurusuna rağmen kanuni bir aylık işe başlatma süresi içinde işe alınmaması halinde ise işe başlatmama anı fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, izin alacağı bu tarihte muaccel olur.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir, işveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır.Somut uyuşmazlıkta, davacı memurluğa atanmasına kadar geçen süredeki yıllık izin haklarının kullandırmadığını beyan etmiştir. Davalı taraf ise davacının 17.12.2007 tarihli dilekçesine göre 1998-2006 tarihleri arasındaki izinlerini kullandığını, 2007 yılına ait onsekiz günlük yıllık izin alacağının ödenmesinin istendiğini ve bu ücretin ödendiğini belirtmiştir.Dosya kapsamında el yazısı ile yazılmış davacının imzasını taşıyan dilekçede davacının 1998-2006 yılları arasında doksan günlük izin günlerini idari izinli olarak kullandığı, bu yıllara ait izin hakkının bulunmadığı, 2007 yılına ait onsekiz günlük izin ücretinin ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece dosyadaki davacıya ait dilekçe ve ekindeki yıllık izin cetveli dikkate alınmadan ve davacıya ödendiği ileri sürülen onsekiz günlük yıllık izin ücretinin ödenip ödenmediği araştırılmadan karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.