MAHKEMESİ : İstanbul 8. İş MahkemesiTARİHİ : 11/04/2013NUMARASI : 2011/863-2013/333Hüküm süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin sücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili, reddini talep etmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı kanuni süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı ve hesaplamala esas alman çalışma süreninin doğru olup olmadığı konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.3-İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin iş yerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re'sen araştırılmalıdır.Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, iş yerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Somut olayda davacının, davalıya ait iş yerinde başahçı olarak çalıştığı, davacının 1.200,00 Euro net ücret aldığını, davalının ise 3.49 Euro saat ücreti aldığını ileri sürdükleri, davacı şahitlerinin davacıyı doğruladıkları, iş yeri kayıtlarının davalıyı doğruladığı, mahkemece davacının, davalı beyanı ve bordro ücreti olan 3.49 Euro saat ücreti ile çalıştığının kabul edildiği, emsal ücret araştırmasının ilgili meslek odası yerine sendikadan yapıldığı anlaşılmış olup, tarafların ücret konusunda anlaşamadıkları dikkate alınarak, işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili meslek kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak belirlenecek bu ücretle çalıştığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.4-Öte yandan mahkemece, davacının 01.12.1981-05.12.1985 tarihleri arasındaki S...A..ndaki çalışma süresi kıdemine eklenmemiş ise de, Riyad Büyükelçiliğinin 07.11.1992 tarihli yazısında, davacının 05.01.1981-04.12.1996 tarihleri arasında E.. A.. Ltd. şirketinde çalıştığının bildirildiği, davacının bu süreyi Sosyal Güvenlik Kurumu’na 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlandığı, davacı şahitlerinden bir tanesininde bu çalışmayı doğruladığı dikkate alındığında, E.. A.. Ltd. şirketi ile davalı şirket arasındaki hukuki ilişki araştırılarak, bu şirket ile davalı şirket arasında hukuki, fiili yada organik bağ olduğunun tesbiti halinde bu sürelerinde kıdem süresine eklenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.