Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3245 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 15278 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Bismil Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 13/07/2011NUMARASI: 2011/317-2011/295Davacı vekili müvekkilinin dava dışı, Bismil Belediye Başkanlığında işçi olarak çalıştığını Bismil Belediye Başkanlığının her ay düzenli olarak 3417 sayılı Kanun kapsamında % 5 oranında kesinti yaptığını, ancak işverenin yapılan kesintileri ve ilgili kanun uyarınca ilave edilmesi gereken işveren paylarını aynı Kanun'un 4. maddesinde belirtilen hesaba yatırmadığını, bu tür alacakların 4853 sayılı Kanun'a 26.12.2006 tarih ve 5568 sayılı Kanun ile eklenen ek madde ile 31.12.2007 tarihi itibari ile davalı hazineye devredilmiş olduğunu, bundan dolayı dava konusu nemaların dava tarihinden işleyecek kanuni faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 4853 sayılı Kanun'a 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı Kanun ile eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredildiği söz konusu alacağın bu tarih itibari ile hazinenin sorumluluğunda bulunduğunu Somut olayda davacı taraftan 3417 sayılı Kanun kapsamında yapılan kesintiler toplamının neması ile birlikte bilirkişi raporunda 5.887,47 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, tasarrufu teşvik kesintisi ve katkı paylarının 3417 ve 4853 sayılı Kanunlar gereğince ilgili banka hesabına yatırılmaması nedeniyle tasarrufu teşvik ve nema alacağının davalı Hazine müsteşarlığından tahsiline karar verilmesi isteğine ilişkindir.Resmi Gazete'nin 14.10.2011 tarihli ve 28084 mükerrer sayısında yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.12.2010 tarihli ve 156-328 sayılı kararında da belirtildiği üzere, tasarrufu teşvik kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapılması, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olması gözetildiğinde, tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle anılan idarelere karşı açılan davaların görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevlidir. Görev hususu dava şartlarından olup,yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Bu durumda, yargı yolu nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 05.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.