Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 32418 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21941 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Yozgat İş MahkemesiTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2012/680-2013/287Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin fazla çalışma ve tatil çalışması yapmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerinini kullandırılmadığını ileri sürerek, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin alacaklarının tahsilini istemiştir.Davalı vekili ise, davacının hiçbir hak ve alacağının davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Taraflar arasında ibranamenin geçerli olup olmadığı hususu tartışmalıdır.İbra sözleşmesi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanun'un 132. maddesi “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmünü getirmiştir. İbranameyle ilgili olarak diğer önemli bir düzenleme ise 6098 sayılı Kanun'un 420. maddesinde yer almıştır. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.Ancak yukarıda sözü edilen bu hükümler 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun yürürlükte olmadığı bir dönem da düzenlenen ibranamenin geçerliliği sorunu, Yargıtay'ın ibraname konusunda yerleşmiş uygulamaları çerçevesinde değerlendirilmelidir.Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir. Davacı iş sözleşmesini kendisi feshetmiş ise de, dava dilekçesinde fesih tarihine ilişkin bir beyanda bulunmamıştır. Dosya içerisinde bulunan İşten Ayrılma Bildirgesi ile 15.01.2012 tarihli ibranamede fesih tarihi 31.12.2011 gösterilmiştir. Bahsi geçen imzalı ibranamenin ödemeler bölümünde 16.750,00 TL fazla mesai ve 3.050,00 TL yıllık izin ve hafta sonu çalışma ücreti gösterilmiştir.Bilirkişi, davacının fazla mesai alacağını tespit etmiş ve ibraname ile ödenen miktarın mahsubu ile fazla mesai alacağının bulunmadığını, ibranamede 3.050,00 TL'lik ödemenin ne kadarının yıllık izin alacağına ilişkin olduğu belli olmadığından hesaplanan miktardan mahsup işlemi yapılamadığını değerlendirmiştir.Mahkemece, iş ilişkisinin devamı sırasında düzenlendiğinden bahisle ibranamenin geçersiz olduğu değerlendirilmiş ve bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda alacakların kabulüne karar verilmiştir.Somut olayda, ibraname iş sözleşmesinin feshinden sonra düzenlenmiş olup, ibranamenin geçersiz olduğu davacı tarafından ispat edilememiştir. İbraname gereğince ulusal bayram genel tatil, fazla mesai alacağının reddi ile davalı taraftan ibranamede gösterilen yıllık izin ve hafta tatili için yapıldığı anlaşılan 3.050,00 TL ödemeden ne kadarının yıllık izin alacağına ilişkin olduğu sorularak hesaplanan yıllık izin ücretinden belirtilen miktarın mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile alacakların hüküm altına alınması isabetli görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 18.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.