MAHKEMESİ : Ankara 15. İş MahkemesiTARİHİ : 15/05/2013NUMARASI : 2012/453-2013/363Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti:Davacı işçi, davalıya ait işyerinde 04.10.1993-09.03.2011 tarihleri arasında çalıştığını, 12.06.2011 tarihinde milletvekili genel seçimlerine katılmak üzere 6976 sayılı genelgeye istinaden işyerinden ayrıldığını, verilen bilgilendirme dilekçesinde istifa ya da istifayı andıran bir kelime bulunmamasına rağmen, dilekçesinin istifa olarak değerlendirildiğini, iş sözleşmesinin haksız bir şekilde feshedildiğini belirterek, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile ödenmeyen ücret alacağı istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı işçi davalıya ait bankada 04.10.1993-28.02.2003 tarihleri arasında 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sözleşmeli personel olarak, 01.03.2003-09.03.2011 tarihleri arasında ise 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışmıştır. Davalı işveren tarafından 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin 5. bendi gereğince onbeş yıllık sigortalılık süresi ve 3600 prim gününü tamamladığı gerekçesiyle kıdem tazminatının ödenmesine karar verilmiş ve davacının 4857 sayılı Kanun'a tabii olarak çalıştığı 01.03.2003-09.03.2011 tarihleri arasındaki dönem için kıdem tazminatı ödenmiştir. Mahkemece, davacıya 04.10.1993-28.02.2003 tarihleri arasındaki sözleşmeli personel olarak çalıştığı dönem için de kıdem tazminatının ödenmesine karar verilmesi yerindedir. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tüm süre işçilikte geçmiş gibi 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesindeki genel tavana göre hesaplamaya gidilmiştir.Kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesine göre kıdem tazminatının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanunu'na tabi en yüksek devlet memuruna 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek emeklilik ikramiyesini geçemez. Bu üst sınır, öğretide “genel tavan” olarak adlandırılmaktadır. Özel tavan ise, 1475 sayılı Kanun'un 14/6. fıkrasında öngörülmüştür. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve Emekli Sandığına tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda son kamu kurumu işverenince Emekli Sandığına tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan Kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla, işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz. Kıdem tazminatı tavanını öngören kurallar kamu düzeniyle ilgili olup, aksine sözleşme hükümleri geçersizdir. Dairemiz kararlarında, Emekli Sandığı hükümlerine tabi olarak memur sıfatıyla çalışılan dönem için, 1475 sayılı Kanun'un 14/6. maddesindeki özel tavanın uygulanması gerektiği kabul edilmiş, başka kanunlarda aksini öngören düzenlemelerin özel tavan sınırlamasını bertaraf etmeyeceği vurgulanmıştır.4857 sayılı Kanun'un yürürlülüğü öncesinde 1475 sayılı Kanun'un 98/D. maddesine kıdem tazminatının kanuna aykırı olarak ödenmesi cezai yaptırıma bağlanmıştı. Sözü edilen hüküm 4857 sayılı Kanun döneminde yürürlükten kaldırılmış olsa da, her iki tavanı öngören 14. madde halen yürürlüktedir. Öğretide, kıdem tazminatı tavanını bertaraf eden sözleşme hükmünün batıl olduğu görüşü ileri sürülmüştür.Öte yandan, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Z..B.., Türkiye H..B.. Anonim Şirketi ve Türkiye E..B..Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un 03.07.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4684 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddesinde, “...Sandığa tabi olarak çalıştıkları ve "emekli ikramiyesi" veya "kıdem tazminatı" veya "iş sonu tazminatı" alamadıkları yıllar için, Bankadaki emsali Emekli Sandığına tabi personele her bir hizmet yılı için ödenmesi gereken "emekli ikramiyesi" tutarı kadar kıdem tazminatı ..... ödenir” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, sözleşmeli personel olarak 399 sayılı KHK kapsamında çalışılan süre için emsali Emekli Sandığı iştirakçisinin emekli ikramiyesi tutarı dikkate alınmalıdır. 4603 sayılı Kanun'un sözü edilen hükmü de 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin 6. fıkrasındaki düzenlemelerle uyumludur. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında çalışılan dönemde Emekli Sandığı Kanunu veya Z..B A.Ş. ve T. H..B.. A.Ş. Mensupları Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına tabi olunması da bu sonucu değiştirmemektedir. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12. maddesinde, sözleşmeli statüde çalıştırılan personelin 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.Ayrıca, taraflar arasında imzalanmış olan iş sözleşmesinde, kıdem tazminatı tavanının bertaraf eden bir kurala da yer verilmiş değildir. İş sözleşmesinin 5. maddesinde bankada ve diğer kamu kurumlarında geçen süre için kıdem tazminatı ödeneceği öngörülmüş ise de, bu ödemelerin kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesi çerçevesinde yapılması gerektiği açıktır. İşçinin kıdem tazminatı tavanını aşacak şekilde menfaat temin etmesi mümkün değildir. Davacıya sözleşmeli personel olarak çalıştığı süre için kıdem tazminatı 1475 sayılı Kanun'un 14/6. maddesine öngörülen özel tavan gözetilerek hesaplanmalıdır. Mahkemece, tüm süre işçilikte geçmiş gibi genel tavan esasıyla yapılan hesaplamaya itibar edilerek isteğin kabulü hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir. 3-Öte yandan, davalı işverence davacının feshi 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin 5. bendi kapsamında değerlendirildiği için ve kesinleşen işe iade davası da dikkate alındığında, davacının ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi de isabetsizdir. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.