MAHKEMESİ : Bakırköy 7. İş MahkemesiTARİHİ : 07/03/2013NUMARASI : 2011/244-2013/151Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin 10.08.2005-11.04.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde makineci olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 11.04.2011 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, haftanın beş günü 08:30-19:30 saatleri arasında çalıştığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, net 1.100,00 TL ücret aldığını, maaşının asgari ücret tutarının bankaya yatırıldığını geri kalan kısmın elden ödendiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsili talep etmiştir.Davalı vekili, davacının müvekkili firmada 2006 ve 2008 yıllarında kısa süreli yaklaşık bir ay çalışmaları olduğunu, son olarak 15.06.2010-11.04.2011 tarihleri arasında on aylık çalışmasının bulunduğunu ve müvekkili firmada çalışmasının bir yıldan az olduğunu, davacının 01.04.2011 tarihinden itibaren işe devamsızlık yaptığını, müvekkili şirketin davacının işe dönmesini istemesine rağmen dönmediğini ve 11.04.2011 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini, hafta içi 08:30-18:00 saatleri arasında çalışıldığını, asgari ücret aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak,yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı davalı temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı taraflar arasındaki uyuşmazlık noktasını oluşturmaktadır.İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 323. maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, iş yerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Somut olayda, Davacı ücretinin aylık net 1.100,00 TL olduğunu ileri sürmektedir. Davalı taraf ise davacının asgari ücret aldığını beyan etmiştir. Davacı ve davalı şahitlerinin ücrete ilişkin net beyanları bulunmamaktadır. Mahkemece emsal ücret araştırması yapılmamıştır. Dosya kapsamına göre davacının ücreti net olarak tespit edilememektedir. Hal böyle olunca mahkemece yukarıdaki açıklamalara göre emsal ücret araştırması yapılması ve tüm bu kayıtların hep birlikte değerlendirilmesi gereklidir. Eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsiz olup bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.3-Davalı taraf bilirkişi raporundan sonra dosyaya davacıya ait ücret bordroları ve dekontlar sunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu belgelerin süresinde sunulmadığı gerekçesi ile bu belgeler dikkate alınmadan hüküm kurulmuştur. Mahkemece davalı tarafa 26.02.2013 tarihli duruşmada on günlük kesin süre verildiği, davalı tarafça 06.03.2013 havale tarihli ve yine aynı tarihli faks yolu ile belgelerin ibraz edildiği anlaşılmakla sunulan belgelerin verilen kesin süre içinde ibraz edildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki ödemeye ilişkin itirazlar yargılamanın her aşamasında ileri sürelebileceğide dikkate alındığında sözkonusu belgelerin mahkemece değerlendirilmesi gereklidir. Mahkemece davalı tarafça sunulan ve ödeme itirazına ilişkin olduğu anlaşılan belgeler dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalı olup bu husus ayrı bir bozma sebebi yapılmıştır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.