MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı,kıdem, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının ilk dönem çalışmasını kendisinin sonlandırdığını son dönemde ise hasta olup rapor aldıktan sonra işe gelmeyerek sözleşmeyi sona erdirdirdiğini, kıdem ve ihbar tazminatını hak kazanmadığını diğer haklarının ödendiğini iddia ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre kıdem tazminatı ile yıllık izin cüretinin kabulüne diğer isteklerin reddine karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı ve davacı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshinden önce sözleşmenin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. Maddesindeki sürelere uyularak sona erdirileceğinin diğer tarafa bildirilmesinin gerektiği, bildirim şartına uymayan tarafın bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorunda kalacağı anılan maddede açıkça belirtilmiştir. İş sözleşmesinin haklı sebep dışında feshedilmesi durumunda ihbar süresine uyulmaması ve ihbar süresinin bölünmezliğine aykırı davranılması durumunda ihbar tazminatının ödenemesi gerekir. Somut olayda iş sözleşmesinin nasıl sona erdiği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Davacının açık kalp ameliyatı olduğu ve rapor aldığı, davalının ise rapor bitiminden itibaren 02.06.2012-26.06.2012 arasında davacının işe gelmediğinden tutanak tuttuğu ve devamszılık için varsa mazeretini bildirmesi için noterden 28.06.2012 tarihli ihtarname gönderdiği anlaşılmıştır. Davalı 26.07.2012 tarihli banka dekontuyla davacıya kıdem tazminatı ödemesinde de bulunmuştur. Tüm dosya kapsamına göre davalının devamsızlık feshinde süreli fesih yoluna başvurduğu ve kıdem tazminatını da ödediği halde ihbar süresini tanınmadığından davacının ihbar tazminatı isteğinin kabulü gerekir.3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Fazla çalışma ve hafta tatilinde yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışma ve hafta tatili çalışamsının ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmalarının bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ve hafta tatili çalışma ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Somut olayda akaryakıt tankeri şoförü olan davacı fazla çalışma ispatı için araçların GPRS sonuçlarına, takograflarına, giriş çıkış kayıtlarına dayanmış ancak davalı sadece dolum tesisine giriş çıkışa dair kayıtları sunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 220. maddesindeki "(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. (3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca işyerinde çalışma düzenine dair tutulan ve davacının dayandığı belgeleri sunması için davalı tarafa süre verilerek kanunun öngördüğü usul ve şekilde temin edilecek bu belgeler ve tüm dosya kapsamına göre fazla çalışma alacağının değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi bozma sebebidir.Sonuç : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.