MAHKEMESİ : Ankara 2. İş MahkemesiTARİHİ : 11/10/2011NUMARASI : 2010/345-2011/556 Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı işçi, davalının Libya'da bulunan işyerinde belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence yazılı bildirimle haksız feshedildiğini ve Türkiye'ye gönderildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma alacağı, ulusal bayram genel tatil alacağı, hafta tatili alacağı ile birleşen davada bakiye süreye ait ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı işveren, iş sözleşmesinin sona ereceğinin 20.01.2010 tarihinde belirli süreli hizmet sözleşmesinin sona ermesine bir gün kala davacıya bildirildiğini ve davacıya yıllık iznini kullanması için işten çıkışının 04.02.2010 tarihinde gerçekleştirildiğini, müvekkilini sözleşmeyi bir yıl uzatma iradesinin bulunmadığını, davacı belirli süreli hizmet sözleşmesi ile çalıştığından ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacıya aylık ücretinin üzerinde ödemeler yapıldığını ve bu ödemelerin fazla mesai-, hafta tatili ve genel tatil alacakları karşılığı yapılan ödemeler olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında belirli süreli iş sözleşmesinin bulunduğu ve süresinden önce işverence feshedildiği gerekçesiyle bakiye süreye ait ücret ve diğer işçilik alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı kanuni süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve yapılması için objektif nedenlerin varlığı gerekir.4857 sayılı İş Kanunu'nun 11. maddesinde, “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir. Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur.Somut olayda davacı ile yapılan iş sözleşmesinde sözleşmenin belirli süreli olması yönünde herhangi bir objektif nedene dayanılmadığı anlaşılmaktadır. Davacının salt yurtdışında çalışan işçi olması belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektirmez. Davacı işçi Libya'da bulunan şantiye işyerinde süreli bir görev üstlenmiş olup, belirli süreli iş sözleşmesinin yapılmasını gerektiren objektif nedenler bulunmamaktadır. Davalı işveren cevap dilekçesinde iş sözleşmesinin belirli süreli olduğu yönünde bazı açıklamalara yer vermiş ise de, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesinde belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasına dair kriterler mutlak emredici olarak düzenlenmiş olmakla bu konuda tarafların iradelerinin birleşmesi sözleşmeyi belirli süreli hale getirmez. Bu durumda taraflar arasındaki sözlşemenin "belirsiz iş sözleşmesi” olduğu anlaşıldığı halde bakiye ücretlerin hüküm altına alınması hatalı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.