Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 29565 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23788 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Konya 1. İş MahkemesiTARİHİ : 23/05/2013NUMARASI : 2008/386-2013/312Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; müvekkilinin makine teknik elemanı olarak, işçi emeklisi olduktan sonra işyerinde 01.01.1991 tarihinde çalışmaya başladığını, şirket bünyesinde çeşitli görevlerde yer aldığını, en son Katar'da çalıştığı sırada 25.11.2007 tarihinde Türkiye'ye geldiğinde işine son verildiğinin söylendiğini, müvekkilinin 49.000,00 Amerikan Doları maaş alacağı olduğunu, hizmet sözleşmesinin kötü niyetle feshedildiğini belirterek ödenmeyen aylık ücret, kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatlarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; davalı K.. H.. A.Ş.'nin 22.11.1995 tarihinde kurulduğunu, davacının müvekkili şirkette hiçbir zaman çalışmadığını, davacının dava dilekçesinde çalıştığı belirtilen işyerinin davalı şirket ile ilgisi bulunmadığını, belirtilen alacak kalemlerinin de zamanaşımına uğradığını, davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece kötüniyet tazminatının reddine, diğer isteklerin bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre kabulüne karar verilmiştir.Somut olayda davacı emekli olduğu ve davalı işyerinde geçen çalışmalarının sosyal güvenlik destek primi kapsamında gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Davacı işyerinde geçen çalışmaları konusunda yaptığı açıklamada; 01.01.1991- 31.12.1992 tarihleri arasında küçük kağıt makinasının söküm, bakım, dizayn ve montajı ile işletmesi, 01.01.1993-01.01.1994 tarihleri arasında davacının kendisinin kurduğu makinanın bakım şefliği, 01.01.1994-31.12.1995 tarihleri arasında büyük kağıt fabrikasının söküm bakım ve montajı, 01.01.1996-31.12.1997 tarihleri arasında Muratlı Karton Fabrikası, alt yapı bakım ve hamur hazırlama montajı, 01.04.1998-01.05.2001 tarihleri arasında gıda şehri alt yapı ve makarna fabrikası montajı, 01.05.2001-31.12.2001 tarihleri arasında Ü.. Bisküvi Fabrikası bütün hatların bakım, onarım ve işletmeye alınması, 01.01.2002- 24.11.2004 tarihleri arasında M.. alt yapı inşaat ve makine nakil montajı işlerini ve 24.11.2004- 21.09.2007 tarihleri arasında K.. Gaz Beton Fabrikası bakım, onarım, montaj ve işletme şefi görevini yaptığını belirtmiştir. Davalı ise müvekkili olan davalı şirketin 22.11.1995 tarihinde kurulduğuna dair kayıtları dosyaya sunmuştur. Davacı açıklamalarından da bir kısım çalışmalarının henüz davalı şirket kurulmadan önce aynı guruba ait işyerlerinde geçtiği anlaşılmaktadır.Gurup şirketleri veya holdingler bünyesinde yer alan çalışmalar açısından; çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında gurubun başka şirketlerine hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan bu şirketler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi durumlar için sadece “şirketler arasında organik bağ"' dan söz edilerek işçilik alacaklarının aralarında bağlantı bulunan bu işverenlerin birlikte sorumluluğuna gidilmesi veya birden fazla şirkette geçen çalışmaları için sadece birinin sorumluluğunun yeterli görülmesi de mümkün olmayacaktır. Kaldı ki aynı guruba ait olan şirketlerin aralarında organik bağ bulunması da olağandır. İşçilik alacaklarının belirlenmesi noktasında kural olarak aynı guruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmayacaktır. Ancak bu gibi durumlarda işçilik alacakları hesabı noktasında hizmetlerin değerlendirilmesi ve işverenlerin sorumlulukların belirlenmesi için şirketler/işverenleı- arasında işyeri devri, hizmet sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi ve birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının somut olarak belirlenmesi gerekir.Mahkemece kararda davalı şirketin sorumluluğunu gösteren bir gerekçeye yer verilememiştir. Oysa Anayasanın 141. maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan Anayasal ve kanuni düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca kanuni unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.Somut olayda davacı hangi tarihlerde hangi işleri yaptığını açıklamış ise de bu işlerin grup şirketlerinden hangileri nezdinde geçtiğini açıklamamıştır. Kaldı ki dava ettiği şirketin çalışma devam ederken kurulduğu da sabittir. İşçinin belirttiği tarihlerde grubun hangi şirketleri nezdinde çalıştığı açıklığa kavuşturulduktan sonra yukarıda açıklanan iş ilişkileri kapsamında yapılacak değerlendirme ile davalının sorumlu olup olmadığı veya hangi dönemlerden hangi iş ilişkisi sebebiyle sorumlu olduğunun belirlenmesi gerekirken bu konuda gerekçesi açıklanmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.