Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2917 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24759 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi AVUKAT ...DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davacının iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, alacak ve tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, 11.02.2013 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.Kıdem tazminatına ve diğer alacaklara esas alınması gereken hizmet süresi, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ve alacaklara uygulanan faiz in yürütülme tarihinin doğru olup olmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.2-İşçinin iş yerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih, bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarihin, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gerekir. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçirdiği süreler de kıdem tazminatına esas alınmayacak, buna karşın deneme süresi kıdemine eklenecektir.İşçinin en az bir yıllık çalışması aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerinde geçmiş olmalıdır. Kural olarak aynı guruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün değildir. ./..4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır.Somut olayda, davacının, davalıya ait iş yerinde 15.04.2004-14.05.2009 tarihleri arasında kesintisiz olarak beş yıl bir ay çalıştığı kabul edilmiş ise de, ... ve iş yeri kayıtlarına göre, 15.04.2004-15.10.2004, 15.12.2004-14.03.2006, 15.05.2006-14.10.2006, 15.01.2007-14.09.2007, 15.10.2007-14.05.2009, 15.07.2009-16.11.2009 tarihleri arasında kesintili olarak çalıştığı görüymektedir...ve iş yeri kayıtlarının aksi eşdeğer belgelerle ıspatlanamamıştır. Bu durumda,davacının...kayıtlarında belirtilen sürelerde çalıştığının kabul edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.2-Davacının, onayı alınmadan ücretsiz izne çıkarıldığını, iş sözleşmesinin işverence eylemli olarak fesih edildiğini ileri sürdüğü, davalının, iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle haklı olarak feshedildiğini iddia ettiği, 19.11.2009 tarihli fesih bildirimi ile iş sözleşmesinin, davacının mazeretsiz olarak işe gelmemesi sebebiyle encümen kararı ile feshedildiğinin bildirildiği, davacının, belediye meclisinin 13.05.2009 tarihinde 15.05.2009 tarihi itibari ile 1(bir) aylık ücretsiz izne ayrıldığı, bu izninin belediye encümeninin 01.06.2009 tarih ve 22 sayılı sayılı kararı ile 15.07.2009 tarihine kadar uzatıldığı, 13.07.2009 tarihli yazı ile davacıya verilen ücretsiz iznin bitmesi sebebi ile 15.07.2009 tarihi itibari ile tekrar işe başlamasının uygun görüldüğünün bildirildiği, aynı tarihli ve içerikli encümen kararının bulunduğu, davacının 08.09.2009-16.09.2009 tarihleri arasında raporlu olduğu, 04.11.2009 tarihinde işverence davacının raporlu olduğu sürenin bitimi olan 16.09.2009 tarihinden sonra işe gelmediği, mazereti varsa bildirmesi gerektiği hususunun davacıya ihtar edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, iş sözleşmesinin davacının onayı alınmadan ücretsiz izne çıkarılmasıyla davalı işverence haksız ve eylemli olarak feshedildiği kabul edilmiş ise de, davacı ücretsiz izin sonunda işe başlaması için davet edildiğinde işe başlamamış, işverene sekiz günlük rapor sunmuş, rapor bitimindede işe başlamamıştır. Davacı onayı olmadan ücretsiz izne ayırıldığını, iş sözleşmesinin eylemli olarak feshedildiğini ileri sürmesine rağmen, ücretsiz izin süresinin bitiminde rapor alarak işe başlamamış, raporu işverene sunmuştur. İşverence ücretsiz izne ayırıldığı tarihlerde de bu karara itiraz etmemiştir. Bu durumda, davacının ücretsiz izne ayırılması konusunda kabulünün bulunmadığı iddiası yerinde değildir. Hal böyle olunca iş sözleşmesinin, davacının ücretsiz izin sonunda aldığı raporlu sürenin bitiminden sonra mazeretsiz olarak işe gelmediği sebebiyle işverence haklı olarak feshedildiği kabul edilerek, kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.3-Mahkemece, kıdem tazminatı dışındaki alacaklara fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmiş ise de, bu alacaklar yönünden, davacının ıslah dilekçesi ile artırdığı kısımlara ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.