Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 29102 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 32297 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA : Davacı ile davalı arasındaki dava hakkında İş Mahkemesi sıfatıyla Yahyalı Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.11.2014 tarihli ve 2013/194 esas, 2014/353 sayılı kararının, Dairemizin 27.04.2016 tarihli ve 2015/8204 esas, 2016/12514 karar sayılı ilamıyla BOZULMASINA karar verilmiştir. Davalı avukatı tarafından kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması istenmiştir.Maddi hatanın giderilmesi isteğini içeren dilekçe ve ekleri incelendi.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 esas, 1988/89 sayılı kararında belirtildiği üzere Yargıtayca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ve 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.Mahkemece verilen kabul kararı Dairemizce bozulmuş ise de mahkemece, imzalı ücret bordrolarındaki fazla çalışma ücret tahakkuklarının fazla çalışma ücret alacağı hesabından dışlanmadığı, öte yandan dosya kapsamına sunulan dekontta “maaş ve ihbar” açıklamaları bulunmakta olup dekonttaki derkenar açıklamada yer alan maaş miktarlarının imzalı ücret bordrolarındaki miktarlar ile örtüştüğü hususlarının inceleme sırasında gözden kaçtığı anlaşılmakla, Dairemiz kararının maddi hataya dayandığı anlaşılmaktadır.Anılan sebeplerle, Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin Zamantı Irmağı üzerinde yaptığı Çamlıca 2 Barajı ve Hes İnşaat işinde tünelde işçi olarak çalışmaya başladığını, kendisine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalının haksız ve bildirimsiz olarak müvekkilinin iş sözleşmesini 01.04.2013 tarihinde feshettiğini, müvekkilinin ücretinin gerçek ücretinden düşük gösterildiğini belirterek ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının en son aldığı ücretin ücret bordrosunda belirtildiği kadar olduğunu, davacının iş sözleşmesinin şantiyedeki işin tamamlanması sebebiyle 01.04.2013 tarihinde sona erdiğini, davacının fazla mesai yaptığı aylarda tahakkuk eden fazla mesai ücretini aldığını, alacağının kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir....-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla mesai yapıp yapmadığı, işyerinde çalıştığı sırada ara dinlenmesi verilip verilmediği, süresi ile fazla çalışma hesabı ve hafta tatili çalışmalarının bulunup bulunmadığı noktalarındadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile ispatlaması gerekir.Somut olayda; dosyada yer alan ve davacı tarafından ihtirazi kayıtsız olarak imzalanan ücret bordrolarında fazla çalışma ücret tahakkukları gözükmektedir. Bu tahakkuklardan daha fazla çalışma yapıldığı ancak yazılı delille ispatlanabilir. Fazla mesai alacağı hesaplanırken, mahkemece imzalı bordrolarla tahakkuk ettirilen tutarların alacak miktarı toplamından dışlanması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır.Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. 4857 sayılı Kanun'un 63. maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.Somut olayda dosya içeriğine göre, davacının fazla çalışma ücreti alacağı, günlük oniki saat ve günde bir saat ara dinlenmesi ile çalıştığı kabul edilerek hesaplanmıştır. Yukarıda açıklanan ilkelere göre, günlük oniki saat çalışma için ara dinlenme süresi bir buçuk saat kabul edilerek fazla mesai ücreti hesaplanmalıdır.3-Davacı taraf hafta tatili alacağı bakımından dava dilekçesinde iki haftada bir gün izin kullandığını beyan etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının tüm hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı tarafın talebi aşılarak hafta tatili alacağının hüküm altına alınması hatalıdır.4-Davacının ihbar tazminatı alacağının bulunup bulunmadığı hususunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Dosya kapsamına sunulan dekontta “maaş ve ihbar” açıklamasının bulunduğu görülmektedir. Her ne kadar davacı taraf, ücret alacağına mahsuben ödeme yapıldığını ileri sürmüş ise de, söz konusu dekonttaki derkenar açıklamada yer alan maaş miktarlarının imzalı ücret bordrolarındaki miktarlar ile örtüştüğü görülmekle, ihbar tazminatı ödemesinin mahsubu ile sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.