MAHKEMESİ :İş MahkemesiDAVA : Davacı, maddi tazminat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı 2086 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifi vekili, davalının 19.02.2009 tarihinde öldüğü anlaşılan kooperatif ortağı ... adına hazineden gelen aciz vesikası tutarını ilgili ortağın borcuna mahsup edildikten sonra kalan miktarın ölü ortak adına 18.12.2009 tarihli işlemle motorin satışına ilişkin satış fişi düzenleyerek zimmetine geçirdiği, ortak Orhan Poyraz adına icra müdürlüğünden yaptığı tahsilatı kooperatif kayıtlarına geçirmeyerek zimmetine geçirdiğini belirtmiş ve toplam 18.935,15 TL'nin haksız fiil tarihinden itibaren işletilecek faizleri ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davacı vekili, Malatya İş Mahkemesinin birleşen 2011/1129 esas, 2012/287 karar sayılı dosyası ile, davalının kooperatifin 24 ortağı üzerine, düzenlediği toplam 102.910,00 TL tutarında 60 adet borç senedi arasında, ortaklar tarafından kullanılmayan para ve mal senetlerini de imzalatarak ortakları fazla borçlandırarak zimmetine geçirdiği; kooperatifin 11 ortağı üzerine düzenleyip imza ettirdiği, 23 adet senet karşılığında kasadan nakit olarak aldığı 32.000,00 TL ve depodan çıkışını yaptığı 30.040,00 TL tutarındaki malı ortaklara teslim etmeyerek toplam 62.040,00 TL'yi zimmetine geçirdiği; 5 ortak adına hazineden tahsil edilen kesin aciz vesikası tutarlarını ortakların borçlarına mahsup ettikten sonra geriye kalan 28.745,00 TL'yi hazineye iade etmeyerek zimmetine geçirdiği, bunun 16.544,00 TL'sinin asıl dava devam ederken davalı tarafından ödendiği, 12.201,00 TL'sinin ödenmediği; kooperatif ortağı Hanife Nacar'a ait toplam 9.989,00 TL'yi zimmetine geçirdiği; vefat eden kooperatif ortakları adına Güven Hayat A.Ş. tarafından gönderilen toplam ....667,00 TL'yi ortakların mirasçılarına ödemeyerek zimmetine geçirdiği; idari soruşturma raporunun A1-2-6-8. maddelerinde belirtilen kredilerin hazine destekli faiz indirimli krediler olması nedeni ile hazine tarafından ödenecek 6.391,00 TL gelir kaybından da davalının sorumlu olduğunu belirterek toplam 195.169,47 TL'nin faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı ve birleşen dosya davalısı ... vekili, her iki dava yönünden zamanaşımı definde bulunmuş, eylemi kabul etmemekle birlikte devam eden ceza davasında ileride verilebilecek cezadan indirim yapılabilmesi için asıl dosya ile talep edilen miktarı ödediğini ve davanın konusuz kaldığını, birleşen davadaki eylemleri de kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, asıl dava ile talep edilen miktar dava açıldıktan sonra ödendiğinden asıl dava yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına; birleşen dava yönünden ise, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, süresi içerisinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ilk uyuşmazlık Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/123 esas sayılı dava dosyasının eldeki dava için bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği konusundadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 165/.... maddesi uyarınca, bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya, idari makamın tespitine veya dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.Öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle; ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK.) 53.maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını; öngörmesi esasına dayanmaktadır.Mülga 818 sayılı Kanun'un “Ceza Hukuku İle Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53. maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74.maddesi hükmü de paralel bir düzenlemeyi içermektedir.)Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10...975 gün ve E:1971/T-406, K:1975/...; HGK'nun 23...1985 gün ve E:1983/10-372, K:1985/21; HGK'nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları)Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, mügla 818 sayılı Kanun'un 53. maddesi bir engel oluşturmaz (HGK'nun 16.09.1981 gün E:1979/...-131, K:1981/587 sayılı ilamı; Mustafa Çenberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s.22 vd.; HGK'nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamı).Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK'nun 11.10.1989 gün ve E:1989/11-373, K:472; HGK'nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları, HGK 06.04.2016 gün ve E:2016/19-505 : 2016/480 sayılı ilamı).Somut olayda, dosya içeriğine göre, dava ve birleşen davaya konu olan tazminat istemine ilişkin davalının eylemleri hakkında, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/123 esas sayılı dosyası ile Zimmet ve Evrakta Sahtecilik suçlarından kamu davası açılmıştır. Anılan dava dosyasının yargılaması devam etmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir.Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusunda kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/123 esas sayılı dosyasının sonuçlanarak kesinleşmesinin beklenilmesi, ceza davasında tespit edilecek maddi olgular çerçevesinde varılacak sonuca göre bir karar verilmesi olmalıdır.Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.