Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28201 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 29729 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: Bakırköy 9. İş MahkemesiTARİHİ: 03/10/2012NUMARASI: 2010/793-2012/544DAVA:Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık izin ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, fark ihbar ve kıdem tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödendiğini, davacının davalıyı ibra ettiğini, davacının fazla çalışma yapmadığını, davacının izinli olduğu dönemlere ilişkin fazla çalışma ücreti ödenmesinin söz konusu olamayacağını, tatil günlerine denk gelen çalışmalar için dinlenme izni verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerli olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanunu’nun 115. maddesinde düzenlendiği halde, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, 132. maddesine göre “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir”. 6098 sayılı Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlülüğe girmiş olup belirtilen tarihten sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Başka bir anlatımla 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmediği dönem için ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.Feshi izleyen bir aylık süre içinde ibraname düzenlenememesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılması zorunluluğu 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenecek ibra sözleşmeleri için geçerlidir.İbra sözleşmesi çalışma ilişkilerinde “ibraname” adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmelerinin geçerliliği sorunu, İş Hukukunda “işçi yararına yorum” ilkesi çerçevesinde değerlendirilmiş ve ağırlıklı olarak Yargıtay kararları ışığında bir gelişim izlemiştir.Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorununu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi uygulanmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede irade fesadı halleri ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.İşçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından borcun sona erdiğinden söz edilemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.Mahkemece, ibranamenin kıdem ve ihbar tazminatları dışında kalan istekler yönünden miktar içermemesi sebebiyle geçersiz olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiştir.Dosya içinde bulunan davacının imzasını taşıyan ibranamede kıdem ve ihbar tazminatları için miktar gösterilmiştir. Hafta tatili ücretinin ödendiği ve yıllık izinlerin tamamının kullanıldığı belirtilmiştir. Fazla çalışma ile ilgili olarak ise ibranamede açık bir ifade yer almamıştır. Genel anlamda ibra geçerli olmadığından dosya içinde yer alan ibranamenin fazla çalışma alacakları yönünden borcu sona erdiren bir etkisi bulunmamaktadır. Ancak hafta tatili ücreti ile yıllık izin ücreti alacakları yönünden borcun ibraname sebebiyle sona erdiği kabul edilmelidir. Öte yandan, mahkemece her ne kadar ibranamede tarih belirtilmediği gerekçesiyle itibar edilemeyeceği belirtilmiş ise de, davacının iş sözleşmesinin 16.04.2010 tarihinde feshedilmesi ve anılan ibranamede, Nisan ayı ücretinin ödendiğinin belirtilmesi nedeniyle ibranamenin fesih tarihinden sonra düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Mahkemece, hafta tatili ücreti ile yıllık izin ücreti alacakları talebinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.