Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 28051 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 23706 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkili sendikanın, Ayazini Belediyesinde örgütlü olduğunu, müvekkili sendika üyesi işçilerin tüzüğe göre üyelik aidatı ödemeleri gerektiğini ancak davalının işçilerden kestiği dayanışma ve üyelik aidatlarını ödemediğini ileri sürerek aidat alacak bedellerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe:Dava, maddi olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2821 sayılı Kanun'un 61. maddesi kapsamında, sendika üyelik ve dayanışma aidat alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.Mülga 2821 sayılı Kanun'un 61. maddesinin birinci fıkrasına göre "İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesini tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya göndermeye mecburdur." Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerini uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır" hükmü yer almaktadır.Zamanaşımı, alacak hakkının belirli bir süre kullanılmaması sebebiyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.Diğer taraftan sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçları dönemsel özellik gösteren borçlardandır. Kanunda belirtilen şartların yerine getirilmiş olması şartıyla toplu iş sözleşmesinde aidat borcunun ödenme zamanına ilişkin hüküm mevcut ise bu hüküm uyarınca üyelik ve dayanışma aidatı borçlarının ödenme zamanı ve temerrüt tarihi belirlenmektedir. Bu itibarla, sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçları yönünden zamanaşımı süresi, gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 126. maddesi gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147. maddesinin birinci bendi gereğince beş yıldır.Bu genel açıklamalar ışığında temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, sendika üyelik ve dayanışma aidat alacaklarının beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olmasına göre, dava dilekçesine karşı usulüne uygun olarak ileri sürülen zamanaşımı definin nazara alınmaması doğru olmamıştır.Somut olayda, hüküm altına alınan aidat alacaklarının Ocak 2006 ilâ Temmuz 2009 dönemine ait olduğu gözetildiğinde, 14.03.2016 olan dava tarihine göre, dava konusu aidat alacaklarının tamamı zamanaşımına uğramıştır. Diğer taraftan, somut uyuşmazlıkta zamanaşımını kesen bir sebep de söz konusu değildir. Bu itibarla, zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.