Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27761 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26826 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. İş MahkemesiTARİHİ : 26/02/2013NUMARASI : 2012/898-2013/118 Davacı, seyyar görev tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiş, talep mahkemece kısmen hüküm altına alınmıştır.Mahkemece, alacağın belirlenmesi şeklinde kararın tefhimi davalı vekilinin de bulunduğu son celsede gerçekleştirilmiştir. Davalı vekili 22.03.2013 tarihinde temyiz dilekçesi vermiş, mahkeme tarafından verilen ek karar ile hüküm süresinde temyiz edilmediğinden davalı vekilinin temyiz talebi reddedilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 321/II. maddesine göre, basit yargılama usulünde, kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir; ancak zorunlu hallerde hakim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir.Dosya içeriğine göre, mahkeme zaptında, belirtilen şekilde hükmün tefhim edilmesine sebep olan zorunlu bir hal belirtilmemiştir. Bu durumda usulüne uygun bir tefhim bulunmamaktadır. Davalı vekilinin temyizi süresindedir. Yerinde olmayan ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, davalı kurumun müvekkilini görevi dışında çalıştırmasına rağmen toplu iş sözleşmesinin 26/e-1. maddesi ile hüküm altına alınan seyyar görev tazminatını ödemediğini, emsal mahkeme kararlarında davacıların seyyar görev tazminatı taleplerinin kabul edildiğini, kararların ise Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini iddia ederek seyyar görev tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili, seyyar görev tazminatına hak kazanabilmek için fiilen memuriyet mahalli dışında çalışılması gerektiğini, davacı işçinin ise il milli eğitim müdürlüğü emrinde belediye sınırları içerisindeki bir okulda görevlendirildiğini, belediye sınırları dışına çıkmayan bir kişiye seyyar görev tazminatı ödenemeyeceğini, seyyar görevli olarak çalışan personelin kadro ve unvanlarının her yılın başında belirlenmesi ve seyyar görevli olarak çalışacağı belirtilen memur ve işçi sayısının maliye bakanlığınca vize edilmesi gerektiğini vize edilen işçi sayısından fazla işçinin seyyar görevli olarak çalıştırılması ve seyyar görev tazminatı ödenebilmesinin mümkün olmadığını, toplu iş sözleşmesinin 26. maddesinde farklı pozisyonda çalışan işçilerin araziye çıksın ya da çıkmasın belediye sınırları içinde çalışsalar dahi seyyar görev tazminatına hak kazanacakları şeklinde yorumlanamayacağını, ayrıca 01.03.2011-28.01.2013 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin 16.04.2012 tarihinde imzalandığını ve sözkonusu toplu iş sözleşmesinin 26. maddesinin “e” bendinin son cümlesinin harcırah kanunu hükümlerine istinaden araziye fiilen çıkılması durumunda seyyar görev tazminatı ödeneceği şeklinde değiştirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, toplu iş sözleşmesine göre seyyar görev tazminatına hak kazanılabilmesi için işçinin farklı görevde çalıştırılmasının yeterli olduğu, sonraki toplu iş sözleşmesinin ise imza tarihinden sonra hüküm ve sonuç doğuracağını, davacının seyyar görev tazminatı alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 6. maddesinin son fıkrasına göre, sona eren toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümleri yeni toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak varlığını devam ettirir. Aynı düzenlemeye, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 36. maddesinin 2. fıkrasında da yer verilmiştir. Sözkonusu hükümlerde yer alan düzenlemelere kısaca “toplu iş sözleşmesinin art etkisi” denilmektedir. D.. İ.. ile Yol-İş Sendikası arasındaki 3. dönem toplu iş sözleşmesi öncesi yürürlükte bulunan ve toplu iş sözleşmelerinin 26. maddesinin “e” bendine göre, tayin edildikleri pozisyon dışında başka bir pozisyonda çalıştırılan işçilerin tayin edildikleri pozisyona nazaran aynı hizmet bölümü içinde eş veya yüksek derecede pozisyonlarda çalıştırılmaları halinde çalıştırıldıkları günlere münhasır olmak üzere gündeliğinden ayrı olarak sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren yapılan ek ödemeye devam edileceği belirtikten sonra ayrıca işçi lehine olan primler ve seyyar görev tazminatı da ödeneceği ifade edilmiştir.16.04.2012 imza tarihli 01.03.2011-28.02.2013 yürürlük tarihli 3. dönem toplu iş sözleşmesinin 26. maddesinin “e” bendinde ise, tayin edildikleri pozisyon dışında başka bir pozisyonda çalıştırılan işçilerin tayin edildikleri pozisyona nazaran aynı hizmet bölümü içinde eş veya yüksek derecede pozisyonlarda çalıştırılmaları halinde çalıştırıldıkları günlere münhasır olmak üzere gündeliğinden ayrı olarak sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren yapılan ek ödemeye devam edileceği belirtikten sonra ayrıca bu işçi lehine olan primler ödeneceği, bu işçilere araziye çıkmaları halinde 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nda belirtilen esaslar dahilinde hak kazanacağı seyyar görev tazminatı verileceği düzenlenmiştir.Yine 3. dönem toplu iş sözleşmesinin 50. maddesinde, seyyar görev tazminatı konusunda Harcırah Kanunu, Bütçe Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre ödeme yapılacağı ifade edilmiştir.Bilindiği üzere, toplu iş sözleşmeleri imzalanma süreçleri uzayabilmekte ve bu sebeple toplu iş sözleşmesi düzeninde kesinti meydana gelmemesi amacıyla toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihleri imza tarihinden önceki bir tarih olarak belirlenebilmektedir. Toplu iş sözleşmelerinin art etkisi de yeni toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girinceye kadar işçilerin toplu iş sözleşmesiyle sağlanan korumadan ve haklardan yararlanmaya devam etmelerine yöneliktir. Dolayısıyla yürürlük tarihinin imza tarihinden önceki bir tarih olarak belirlendiği toplu iş sözleşmelerinde önceki toplu iş sözleşmesinin art etkisinin imza tarihine kadar olacağı ileri sürülemez.Somut olayda, uyuşmazlık davacı işçinin toplu iş sözleşmesinde düzenlenen seyyar görev tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır. Toplu iş sözleşmesinde seyyar görev tazminatı açıkça araziye çıkma şartına bağlanıp hak kazanma bakımından 6245 sayılı Kanun’un ilgili maddelerine atıfta bulunulmuştur. Şu halde toplu iş sözleşmesine göre konunun incelenerek araziye çıkma ve atıfta bulunulan anılan Kanun’daki seyyar görev tazminatına hak kazanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılıp sonucuna göre davacının bu döneme ilişkin talebinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.