Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27578 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26555 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş MahkemesiTARİHİ : 11/04/2013NUMARASI : 2011/635-2013/265 Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının ibraname verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının işvereni ibra ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir. Gerekçe:Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin işçilik alacakları yönünden geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. İbraname, bir borcun tam ya da kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel sukut sebebi olarak kabul edilmelidir. Bu noktada ibra sözleşmesinin ödeme yönünde bir anlaşma olmadığı, borcun sona erme şekillerinden biri olduğu belirtilmelidir. İş Hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmesinin tanımı, şekli ve hükümlerinin Borçlar Kanununda düzenlenmesi gerekliliğinin ötesinde, İş Hukukunun işçiyi koruyucu özelliği sebebiyle İş Kanunlarında normatif hüküm olarak ele alınması gerektiği açıktır. İşçi, emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin sebepsiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş Hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme sebebi ifa olarak ele alınmalıdır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş Hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın ya da üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez. Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorununu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi uygulanmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır Temyiz incelemesinden geçen benzer dosya içeriğine göre, işveren tarafından ibraz edilen ibranamenin bazı bölümlerinin önceden matbu, diğer bölümlerinin sonradan elle doldurulmuş olduğu, dinlenen şahit beyanlarından da çalıştıkları dönemde işveren tarafından içeriğini okumalarına imkan verilmeksizin bazı belgeler imzalatıldığından bahisle ibranamenin geçerli olmadığı kabul edilmiştir. Mahkemece ibranamenin ödeme yapılan işçilik alacakları yönünden makbuz niteliğinde olduğu tüm dönem için yapılacak hesaplamadan ödeme yapılan miktar düşüldükten sonra davacının bakiye işçilik alacaklarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekirken, davacının hak kazandığı işçilik alacaklarının ödendiği kabul edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.