MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkili işçinin kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinin birinci fıkrasında, “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, zamanaşımı def’inin değerlendirilmesine ilişkin 16.03.2016 havale tarihli ek bilirkişi raporu, duruşmanın 17.03.2016 tarihli celsesinde davalı vekiline tebliğ edilmiştir. Mahkemece, davalı vekilinin ek bilirkişi raporunu incelemek için süre verilmesine yönelik talebinin reddine karar verilmesi, 6100 sayılı Kanun’un 281. maddesinde düzenlenen amir hükme aykırı olmuştur. 3-6100 sayılı Kanun’un 90. maddesinin birinci fıkrasında, “Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez.” hükmü; aynı kanunun 181. maddesinde, “Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporunun sunulmasının ardından, 19.01.2016 tarihli celsede, davasını ıslah etmek üzere süre talebinde bulunmuştur. Mahkemece, aynı celsede, ıslah için iki haftalık süre verilmiştir. Davacı vekili, 02.02.2016 tarihinde kısmi ıslah dilekçesini sunmuş ve harçlandırmıştır. 6100 sayılı Kanun’un 90. maddesinin birinci fıkrası hükmü açık olup, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hakimin kanundaki süreleri artırması veya eksiltmesi mümkün değildir. Bu halde, mahkemece, 6100 sayılı Kanunun 181. maddesinde düzenlenen bir haftalık sürenin artırılması hukuken geçersizdir. Bahse konu ıslah işleminin kanunun tanıdığı bir haftalık süre içerisinde yapılmadığı sabit olup, ıslah geçersizdir. Mahkemece, ıslahın hiç yapılmamış sayılarak hüküm tesis edilmesi gerekirken, süresi geçtikten sonra sunulan ıslah dilekçesine göre karar verilmesi hatalı olmuştur. 4-Mahkemece, yıllık izin ücreti alacağının değerlendirilmesinde, yıllık izin talep formu mahiyetinde olan bir kısım işçi imzalı belgelere itibar edilmemiş ise de, 6100 sayılı Kanun’un 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, yıllık izin talep formlarında yazılı sürelerin kullanılıp kullanılmadığı hakkında, davacı asilin dinlenilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. 5-Fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarında, tanık anlatımlarına dayalı olarak hesaplanan kısım açısından, takdir edilecek uygun bir oranda indirim yapılması gerekliliğinin gözardı edilmesi bir diğer hatalı yöndür. 6-Davanın kısmi dava türünde açıldığı dosya içeriğine göre sabittir. Esasen mahkemece tesis edilen hüküm fıkrasında da bu yöne aykırı bir kabul bulunmamaktadır. Bu halde, karar gerekçesinin bir kısım paragrafında, eldeki davayı ilgilendirmeyen belirsiz alacak davası müessesesine ilişkin hukuki tartışmaya yer verilmesi gereksiz görülmüştür.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.