MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fark ücret alacağı ile yıllık izin alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkili işçinin, ocak 1998 tarihinden, haziran 2005 tarihine kadar, ..İşletmesi Ankara ..Müdürlüğünde, kayden taşeron bünyesinde hostes olarak çalıştığını, davalı ile davacının çalıştırıldığı işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, müvekkiline davalı kurum bünyesinde çalışan emsal işçilere ödenen ücret miktarının ve sağlanan diğer mali hakların ödenmesi gerektiğini, ayrıca feshe bağlı haklarının da ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve fark ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, tarafların gösterdiği deliller eksiksiz şekilde toplanılmamış olmasına rağmen, davanın esası hakkında karar verilmesi hatalıdır. Diğer taraftan, karar gerekçesinde, sadece muvazaa iddiasına ve fark ücret talebine yönelik değerlendirmeye yer verilmiştir. Feshe bağlı haklara yönelik talepler bakımından ise, herhangi bir gerekçe tesis edilmeden, taleplerin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Anayasanın 141. maddesinde, her türlü yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Anılan kanuni düzenlemede hakimin, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm delilleri toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğini, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran hakimin böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır.Anılan sebeplerle, öncelikle, tarafların gösterdiği deliller eksiksiz şekilde toplanılmalıdır. Bu bağlamda, davacının çalışma süresinin hangi işverenler nezdinde geçtiğinin belirlenmesine elverişli ... kayıtları celp edilmeli, davacının çalıştığı işverenler ile davalı kurum arasında yapılmış tüm sözleşmeler ve eki şartnameler dosyaya kazandırılmalı, dava dışı işverenlerden davacı işçinin şahsi sicil dosyası ve özlük belgeleri istenilmelidir. Davalı kuruma da yazı yazılarak, dava konusu çalışma süresinde, kendi bünyesinde hostes olarak çalışan işçi bulunup bulunmadığı sorulmalı ve varsa emsal işçi tespitine elverişli ücret bordroları ve özlük bilgileri istenilmelidir. Tarafların gösterdiği tanıklar da dinlenilmelidir. Keşif ve bilirkişi incelemesine gerek olup olmadığı ise takdir edilmelidir. Belirtilen yönlerden yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirilerek, iddia, savunma ve deliller tartışılarak, Anayasa’nın 141. maddesi ile 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesi hükümlerine uygun şekilde gerekçe tesis edilmesi suretiyle, dava konusu talepler hakkında bir karar verilmelidir. Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.