Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26401 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 24852 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İDAVA: Davacı ile davalı aralarındaki dava hakkında Kütahya İş Mahkemesinden verilen 20.11.2014 tarihli ve 2013/1486 esas 2014/1291 karar sayılı kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.04.2016 tarihli ve 2015/6253 esas, 2016/11672 karar sayılı ilamıyla ONANMASINA karar verilmiştir. Davacı tarafından kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması istenmiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, fesih tarihi itibariyle herhangi bir işveren sıfatı taşımayan davalının sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmış, fazla çalışma alacağı yönünden ise fazla çalışmasının söz konusu olmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından verilen maddi hatanın giderilmesi isteğini içeren dilekçe ve ekleri incelendi. Dairemizce, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiş ise de, yeniden yapılan incelemede; Dairemizin temyiz incelemesinden geçen diğer kararlarında işyeri devrinin mevcut olduğunun kabul edildiği anlaşılmakla, Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının maddi hataya dayandığı sonucuna varıldığ??ndan ortadan kaldırılmasına karar verildi, dosya yeniden ele alınıp incelendi, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ve fazla çalışma alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davanın dava dışı yüklenici firmalara ihbarını talep ederek davanın reddini savunmuştur.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, fesih tarihi itibariyle herhangi bir işveren sıfatı taşımayan davalının sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmış, fazla çalışma alacağı yönünden ise fazla çalışmasının söz konusu olmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-İş yeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.İş yeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, iş yerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı Kanunun üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.4857 sayılı Kanun'un 120. maddesi hükmüne göre, mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi halen yürürlükte olduğundan, iş yeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi iş yeri veya iş yerlerindeki hizmet sözleşmeleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, iş yerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşmada yeterli görülmelidir.İş yeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde iş yeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda iş yeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İş yeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Mülga 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı iş yeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.Dosya içeriğine göre, davacı, davalı ... ait Seyitomer Linyit İşletmesinde çalışırken, işyeri 17.06.2013 tarihinde özelleştirilerek ... tarafından devralınmıştır. Davalı ile alt işverenleri arasındaki hukuki ilişkide muvazaa mevcut olmasa dahi, davalı .. asıl işveren olarak müteselsil sorumluluğu bulunduğundan, davalı özelleştirme öncesi kıdem tazminatından, işçiyi çalıştığı süreyle ve devir esnasında işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlı olarak sorumludur. Davacının hizmet döküm cetveline göre davacının işyeri devrinden sonra, dava dışı ... Şirketi tarafından 14.08.2013 tarihinde çıkışının verildiği, en son 24.08.2013- 13.10.2013 tarihleri arasında dava dışı ... Şirketinde çalıştığı görülmektedir. .. kendi dönemindeki kıdem tazminatından sorumlu olabilmesi için, devralan işveren tarafından yapılan feshin kıdem tazminatı gerektiren bir fesih olması gerekir. Belirtilen şirketler davanın tarafı olmadığından söz konusu feshin mahiyeti mevcut delillerden anlaşılamamaktadır. Mahkemece davacının hizmet döküm cetvelinde belirtilen işyerlerine ilişkin işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri de celp edilerek özelleştirme sonrası feshin söz konusu olup olmadığı, fesih var ise tazminat gerektirip gerektirmediği araştırılıp işyeri devrinin varlığı kabul edilmek suretiyle, yukarıdaki açıklamalar göz önüne alınarak yapılacak feshe ilişkin değerlendirmenin sonucuna göre kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti hususlarında bir karar verilmelidir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.