MAHKEMESİ : Kayseri 4. İş MahkemesiTARİHİ : 27/06/2014NUMARASI : 2013/516-2014/344 Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti:Davacı, asıl işveren olan davalıya ait iş yerinde değişen alt işverenlere bağlı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir .Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, ihale makamı konumunda bulunan müvekkili hakkında açılan davanının pasif husumet yokluğu sebebi ile reddi gerektiğini savunmuştur .Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının asıl işverene ait iş yerinde yeni alt işverene bağlı olarak çalışmaya devam ettiği, iş sözleşmesini feshedilmediği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücret alacak taleplerinin reddine, diğer talepler yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davacı ve davalı taraflar temyiz etmiştir. Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir .2- Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, değişen alt işverenler arasındaki hukukî ilişkinin tespiti ve bunun işçinin işçilik haklarına etkileri konusunda toplanmaktadır. İş yerinin tamamının veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devri iş yeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde, iş yerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir. Bu anlatıma göre, alt işverence asıl işverenden alınan iş kapsamında faaliyetini yürüttüğü iş yerinin tamamen başka bir işverene devri 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesi kapsamında iş yeri devri niteliğindedir. Süresi sona eren alt işverenle yeni ihaleyi alan alt işveren arasında açık biçimde işyeri devrini öngören bir sözleşme yapılması da imkân dahilindedir. Alt işverenin değişmesine rağmen yeni alt işveren nezdinde iş yerinde çalışmaya devam edecek olan işçilerin belirlendiği hallerde, sözü edilen işçiler bakımından iş sözleşmelerinin devralan işveren geçtiği tartışmasızdır. Ancak yeni alt işverende çalışacak olan işçiler arasında gösterilmeyen ve süresi sona eren alt işveren tarafından başka bir iş yerinde çalıştırılmak üzere bildirimde bulunulmayan işçilerin iş sözleşmelerinin devreden alt işveren tarafından feshedildiğini kabul etmek gerekir.Alt işverenin asıl işverenle akdettiği çalışma süresinin sonunda veya süresinden önce alt işverenin, ilişkinin sonlandırılması sebebine dayalı olarak tüm işçilerine başka işyeri göstererek işyerinden ayrılması, ardından işin asıl işveren tarafından başka bir alt işverene verilmesi örneğinde alt işverenler arasında hukukî bir ilişki bulunmamaktadır. Hukukî ilişki, alt işverenler ile asıl işveren arasında gerçekleştiğinden belirtilen durum alt işverenler arasında işyeri devri olarak değerlendirilemez. Bu durumda işçinin feshe bağlı işçilik alacaklarına hak kazandığının kabulü gerekir.Somut olayda, davacının ihale süresi sona eren alt işverene bağlı gerçekleşen çalışma süresinin 01.09.2013 tarihinde sona erdiği, 05.09.2013 tarihi itibari ile işçinin başka bir alt işverene bağlı olarak asıl işverene ait iş yerinde çalışmaya devam ettiği görülmekte ise de; ihale süresi sona eren alt işveren tarafından 29.07.2013 tarihinde düzenlenen bildirimde, davacıya daha evvel iş sözleşmesinin 20.07.2013 tarihinde sona erdirileceğinin bildirildiği ancak fesih tarihinin 01.09.2013 tarihine kadar uzadığının beyan edildiği anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle, 29.07.2013 tarihli bu belge içeriği ile işçiye iş sözleşmesinin 01.09.2013 tarihinde sona ereceği bildirilmek sureti ile işveren tarafından fesih iradesinin açıklandığı sabittir . Bu durumda, davacının 05.09.2013 tarihinde başlayan çalışmasının yeni bir iş sözleşmesine bağlı olarak gerçekleştiği ve alt işverenler arasında iş yeri devri ilişkisinin bulunamadığı kabul edilmelidir. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık izin ücret alacakları yönünden davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.