Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 26167 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 23835 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ DAVA : Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin davalı iş yerinde 09.03.2006–20.03.2015 tarihleri arasında çalıştığını, müvekkilinin iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında yıllık izin ücretinin hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Somut olayda, dosyaya sunulan davacının imzası bulunmayan 31.03.2015 tarihli ücret bordrosunda yıllık izin ücreti tahakkuku bulunduğu anlaşılmış olup, davacının bu konuda beyanı alındıktan sonra, davalı tarafça ödemelerin banka aracılığı ile yapıldığına dair savunması da dikkate alınarak davacıya ait banka kayıtları getirtilerek, imzasız ücret bordrosu ile banka kayıtları karşılaştırılarak yıllık izin ücreti alacağı bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre de; mahkemece bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilerek 2.938,65 TL yıllık ücretli izin alacağına hükmedilmiş ise de; dosyaya sunulan 29.12.2015 tarihli bilirkişi kök raporunda yıllık izin ücreti çıplak ücret üzerinden hesaplanarak 1.829,10 TL olarak tespit edilmiştir. Her ne kadar 21.03.2016 tarihli bilirkişi 1. ek raporda ve 01.06.2016 tarihli bilirkişi 2. ek raporda yıllık izin ücreti alacağı 2.938,65 TL olarak belirtilmiş ise de ek raporlarda yıllık izin ücreti ile ilgili bir hesaplama yapılmadığı gibi kök raporda tespit edilen miktarın değişmesine neden olacak bir hususta bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece bilirkişi kök raporunda hesaplanan miktar yerine bilirkişi ek raporlarında herhangi bir dayanak gösterilmeksizin belirtilen miktara hükmedilmesi hatalıdır. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.