Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26067 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 29659 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Taraflar arasındaki, fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davacı avukatıncada duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.11.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat Abdullah Açıkgöz geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkili işçinin fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 07.04.2015 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilerek, yapılan yargılama sonucunda, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğu da nazara alınarak, dosya kapsamındaki delillerin ve özellikle tanık beyanlarının birlikte değerlendirilmesinden, davacının haftanın beş günü 08:30-19:00 saatleri arasında, günlük bir saat ara dinlenmeyle çalıştığının kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu halde, davacının belirtilen çalışma düzeninde, haftalık toplam kırkyedibuçuk saat çalışma süresi vardır. İşyerinde haftalık çalışma süresinin kırk saat kararlaştırılmış olması da nazara alındığında, haftalık beş saatin fazla sürelerle çalışma olduğu kabul edilerek yüzde yirmibeş zamlı ücret üzerinden; haftalık ikibuçuk saatin ise fazla çalışma olduğu kabul edilerek yüzde elli zamlı ücret üzerinden hesaplanması gereklidir. Dairemizin 07.04.2015 tarihli bozma ilamında, bu doğrultuda bir bozma sebebi mevcut değil ise de, temyiz incelemesinde bir kısım tanık beyanlarının değerlendirilmesinde maddi hata yapıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1959 tarih ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ile 09.05.1960 tarih ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür. Diğer taraftan, fazla sürelerle çalışma ve fazla çalışma ücretinin hesaplanmasında, temel alınacak bir saatlik ücretin belirlenmesi meselesi üzerinde de durulmalıdır. İşyerinde, haftanın beş günü ve haftalık toplam kırk saat çalışmanın kararlaştırılmış olmasına göre, bir aylık ücretin yirmialtıya bölünmesi, çıkan miktarın da sekiz (40 saat/5 gün=8) rakamına bölünmesi sonucu elde edilecek tutarın, bir saatlik temel ücret kabul edilmesi ve fazla süreli çalışmanın, bu bir saatlik ücretin yüzde yirmibeş zamlı hali üzerinden, fazla çalışmanın ise bir saatlik ücretin yüzde elli zamlı hali üzerinden hesaplanması gereklidir. Mahkemece, bu yöne dikkat edilmemesi hatalı olmuştur. Dairemizin 07.04.2015 tarihli bozma ilamında, belirtilen hususa ilişkin bozma sebebinin bulunmamasının, maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.Anılan sebeplerle, belirtilen maddi ve hukuki olgular nazara alınarak, fazla sürelerle çalışma ve fazla çalışma ücreti yeniden hesaplanmalı, şimdiki gibi indirim de uygulanarak sonuca gidilmelidir. 3-Dava dilekçesinde, davalı taraf, “... Bankası A.Ş’ne izafeten ... Bölge Müdürlüğü” şeklinde gösterilmiş ise de, bölge müdürlüğü işyerinin bankadan ayrı bir tüzel kişiliği olmadığı gibi, eldeki davada bankanın temsilcisi de sayılamaz. Ne var ki, davalı tarafın yanlış gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmakta olup, dava dilekçesinin tebliği üzerine de Türkiye ... Bankası A.Ş. vekilinin davaya cevap vererek, yargılamayı takip ettiği ve böylece taraf teşkilinin sağlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, mahkemece, gerekçeli karar başlığında, davalının “Türkiye ... Bankası A.Ş.” şeklinde yazılması gerekirken, “... Bankası A.Ş.’ne izafeten Ankara Bölge Müdürlüğü” şeklinde yazılmış olması hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.