Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 25938 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26759 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : İzmir 10. İş MahkemesiTARİHİ : 10/07/2014NUMARASI : 2014/41-2014/366 Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalıya ait dolmuşta 01.07.2002-18.12.2013 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, ücretleri ödenmediğinden iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ve birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili, davalının esnaf olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının çalıştığı minibüste çalışan sayısının ikiyi aşmadığı gerekçesi ile genel mahkemelere görevsizlik kararı verilmiştir.Kararı süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.4857 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu'nun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.507 sayılı Kanun'un 2. maddesinde “İster gezici olsun ister bir dükkân veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticarî sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe (sermaye unsuru olsun olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1 inci maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir” denilmektedir.507 sayılı Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer kanunların 507 sayılı Kanun'a yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanun'a yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı Kanun'un 4. maddesinde 507 sayılı Kanun'a yapılan atıf, 5362 sayılı Kanun'a yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni Kanun'un 3. maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Kanun'da yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcüklerine yeni kanunda yer verilmemiştir. Yeni Kanun'un değinilen hükmü karşısında, 21.06.2005 tarihinden sonraki dönem açısından 4857 sayılı Kanun'un kapsamı belirlenirken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmamalıdır.Somut olayda, davacı, 2002 ve 2013 yılları arasında davalıya ait minibüste şoför olarak çalıştığını belirterek anılan dönem için işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Mahkemece, davalı bünyesinde çalışan sayısı ikiyi geçmediğinden genel mahkemelere görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler gereği öncelikle davalının faaliyetinin esnaf tanımına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Tarafların beyanları, davacı tanığı anlatımları ve bu beyanları destekleyen trafik ceza tutanaklarına göre 2005 yılı sonrasında davalının sözkonusu minibüste bedeni çalışmasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anılan dönemde davalının esnaf ve sanatkar tanımına uygun çalışması bulunmadığından davaya bakmakla iş mahkemeleri görevlidir. 2002 ve 2005 yılları arasındaki trafik ceza tutanaklarında ise davalı, C.. G.. ve bir başka çalışan adına düzenlenen cezalar bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, belirtilen dönemdeki istekler için ise, davalının minibüs işletmesinde, işyerindeki faaliyetini sermayesinin yanında emeğine dayandırıp dayandırmadığı, geçimini münhasıran dolmuşçulukla sağlayıp sağlamadığı ve çalışan sayısı konuları tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmeli; esnaf ve sanatkar tanımına uygun çalışması olup olmadığı açıklığa kavuşturularak sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.09.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.