Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25852 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23697 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Van İş MahkemesiTARİHİ : 17/07/2014NUMARASI : 2013/528-2014/380Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili müvekkilinin 01.12.2002 ila 31.10.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde ilaç mümessile olarak çalıştığını, 21.10.2013 tarihinde iş sözleşmesinin haksız olarak olarak feshedildiğini, davalı işverenin fesih bildiriminde soyut olarak şirketin yeniden yapılanma zorunluluğuna dayandığını, feshin son çare olmadığını; bu sebeple feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik krize bağlı olarak ülkemizde % 4,7 oranında ekonomik daralma yaşanıp işsizlik oranının % 14'e çıktığını, ekonomide bu olumsuzluğun ilaç sektörüne de yansımasına ve aynı yılda birçok ilaç şirketi tarafından toplu çıkışlar yapılmasına rağmen müvekkil şirketin toplu çıkış işlemi yapılmadığını, ilaç sektöründe değişen tanıtım şartlarının tanıtımın yerine getirilmesini zorlaştırdığını, saha çalışmasının küçüldüğünü, tanıtım elemanlarına duyulan ihtiyacın azaldığını, 2009 yılından beri mevcut şartlara uyum sağlamaya çalışan şirket için yeniden yapılanma zorunluluğunun kaçınılmaz olduğunu, şirket yönetim kurulunun 17.09.2013 tarihinde istihdamda daralmaya gidilmesine karar verildiğini, yapılan toplu feshin kanuni yönteme uygun olarak yapıldığını, 211 personelin iş sözleşmesinin feshedildiğini, feshin geçerli sebebe dayandığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece hukuki, ekonomik, yapısal ve teknolojik zorunluluklara ve savunmanın şirket yönetim kurulunun 19.09.2013 tarihli kararı ve 21.10.2013 tarihli fesih bildirimi yazısı içeriği ile uyumlu olmasına göre; amaç ve içeriği işverence belirlenen işletmesel kararın uygulanması açısından fesih işleminin zorunlu ve kaçınılmaz hale geldiği değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacıya 21.10.2013 tarihinde tebliğ edilen fesih yazısına göre, olumsuz ekonomik şartlar sebebi ile istihdamda sınırlamaya gidildiği, bu açıdan 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. 18. ve 29. maddesindeki daki sebeplerle iş sözleşmesinin geçerli sebeplerle feshedildiği bildirilmiştir.Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. ve devamı maddeleridir.4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma imkanlarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel şartlarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih sebeplerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri sebepleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında işgörme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır. Somut olayda, işveren 21.10.2013 tarihli fesih bildiriminde olumsuz ekonomik ve ürün piyasası şartları sebebi ile şirketin yeniden yapılandırılmasına gidildiği, bu kapsamda saha ve kadrolar buna uygun düzenlenerek istihdamda daralmaya başvurulduğu, tüm bu sebeplerle işçiye 19.09.2013 tarihli yönetim kurul kararı ile feshe yönelik işletmesel kararın belirlendiği ve gerekçe olarak fesih bildirimindeki sebeplerin yazıldığı, ancak bu hususlara ilişkin organizasyon şemasının, piyasa şartları ve daralmasına ilişkin gerek Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kaynaklı bilgi araştırması yapılmadığı gibi şirketin bu geçerli durum içindeki ekonomik haline dair uzman bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesi hatalı olmuştur.Mahkemece, fesih bildiriminde belirtilen bazı bölümlerde daralmaya gidilip gidilmediği, işyerinde kapatılan birim veya bölüm olup olmadığı, kurumsal yapıda yeniden bir yapılanma kapsamında ne tür değişikliklerin yapıldığı, buna bağlı olarak istihdam fazlalığının oluşup oluşmadığının organizasyon şeması, fesih ve sonrası Sosyal Süvenlik Kurumu kayıtlarının da dosya arasına alınmak suretiyle ayrı ayrı saptanması ve fesihten sonra işyerine davacı ile aynı nitelikte işçi alınıp alınmadığının belirlenmesi için bu konularda, işveren alanında çalışan bilirkişiler ve mali müşavirden oluşan bir bilirkişi heyeti ile gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak araştırılma yapılması, sonucunda düzenlenecek rapor ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.