MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. İş MahkemesiTARİHİ : 26/02/2013NUMARASI : 2013/373-2013/34 Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti:Davacı, kesinleşen işe iade kararı sonucunda süresinde işverene başvurduğu halde işe başlatılmadığın ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, sözleşme bitiminde de iş sözleşmesinin davacı tarafından sonlandırıldığını, ihbar tazminatının ödendiğini, davacıya ödenmeyen işçilik alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz:Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir. Gerekçe:1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2.Kıdem tazminatı faiz başlangıcı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Somut olayda; mahkeme gerekçesinde davacının kıdemi ve fesih tarihi belirlenirken, işe iade davasında geçersiz sayılan fesih tarihi olan 31.01.2009 tarihine 4 ay eklenerek fesih tarihinin 31.05.2010 olduğu ve davacının kıdeminin 2 yıl, 9 ay, 11 gün olduğu kabul edilmiştir. Ancak davacının iş sözleşmesi 31.01.2009 tarihinde feshedilmiş olup, bu tarihe 4 ay eklenince 31.05.2009 tarihine ulaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından davacının kıdemi isabetli bir şekilde 1 yıl, 9 ay, 11 gün olarak hesaplandığından, hizmet süresinde problem bulunmamaktadır. Ancak, işçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. Bu durumda davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarih 31.05.2009 ya da 31. 05.2010 değil, davalı tarafından tazminatların ödendiği tarih olan 31.12.2010'dur. Kıdem tazminatına feshin kesinleştiği tarih olan 31.12.2010 tarihi yerine 31.05.2010 tarihinden faiz yürütülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3.Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Somut olayda, davacının fazla çalışma talebi tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftanın 5 günü 08:30-18:30 saatleri arasında ve Cumartesi günleri 08:30-15:15 saatleri arasında çalıştığı, kanuni ara dinlenmelerinin düşülmesi ile haftada 6,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak dava dilekçesinde Cumartesi günleri 08:30-15:00 saatlerinde çalışıldığı ileri sürülmüş olup, taleple bağlılık ilkesi gereği Cumartesi çalışmasının 08:30- 15:00 saatleri arasında kabul edilmesi gerekirken, talep aşılarak 08:30-15:15 olarak kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 4. Taraflar arasında ikramiye ödetilmesi hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin ekleri düzenlenmemiş olsa da, 5754 sayılı yasayla değişik 32. madde ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörülmüş olmakla ikramiye ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.Somut olayda; davacı işçi dava dilekçesinde yılda 2 aylık ücreti tutarında ikramiye ödendiğini ileri sürmüş olup, davalı işveren işyerinde ikramiye uygulaması olmadığını savunmuştur. Yine davacı tarafından açılan işe iade davasında ise ikramiyeden bahsedilmediği, ancak yılda bir aylık ücret tutarında prim ödendiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Davacıya fesih sırasında 1 aylık ücreti tutarında prim adı altında ödeme yapıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Davalı tanığı bu ödemeyi, davacının grup şirketteki çalışmasının 1 yılı geçmediği için diğer şirketteki çalışması da eklenerek kıdem tazminatının prim adı altında ödenmesi şeklinde açıklamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının giydirilmiş ücreti hesaplanırken yılda 2 aylık ücret tutarında ikramiye de ücrete dahil edilmişse de, tanıkların ikramiye uygulamasına ilişkin beyanları hesaplama yapmaya elverişli değildir. Mahkemece tanıklar yeniden dinlenerek işyerinde ikramiye uygulaması bulunup bulunmadığı, varsa ne şekilde uygulandığı hususları sorulmalı ve gerekirse işçilere ait bordrolar celp edilerek bordrolarda ikramiye tahakkuku bulunup bulunmadığı denetlenmeli; ikramiye uygulaması bulunup bulunmadığı hususu açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.