Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2581 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 17469 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Ankara 3. İş MahkemesiTARİHİ: 13/04/2011NUMARASI: 2010/546-2011/181Davacı vekili; davacının 657 sayılı Kanun ile 233 ve 399 sayılı KHK kapsamında çalışmakta iken 4603 sayılı Kanun hükümlerine göre 01/08/2002 tarihinden itibaren davalı bankada belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığını, davacının iş sözleşmesi 24/06/2005 tarihli yazı ile yazının tebliğinden itibaren sekiz haftalık ihbar süresi sonunda feshedildiğini, ancak İstanbul 4. İş Mahkemesinin 2006/605 esas sayılı dava sonucunda fehsin iptaline işe iadesine karar verildiğini, Yargıtayca onandığını, kesinleşen karar uyarınca davacının işe başlama talebinde bulunduğunu, ancak banka tarafından kararda öngörülen tazminatlar ödenerek davacının işe başlatılmadığını, ancak ihbar öneli ödenmesi gerektiğini, davalı bankanın 01/07/2002 tarihinden sonraki çalışmalara kıdem tazminatı hesaplaması yaptığını, sözleşmenin feshine esas alınabilecek tarih Temmuz 2007 olduğu halde davacı tarafından kıdem tazminatı hesaplamasında bu tarihteki geçerli tavan dikkate alınmadığından ödemenin eksik olduğunu, icra takibi yapıldığını, ancak davacının borca itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davalı 30 hizmet yılını doldurduğundan iş sözleşmesinin feshine karar verildiğini, ancak davacının 15/09/2005 tarihinde emekliye ayrıldığını, davacının emekli sandığına tabi hizmet sürelerine 1479 sayılı kanunun 14 maddesinde emekli olduğu tarihte yürürlükteki emekli sandığı hükümlerine göre ödendiğini, davacının tüm hizmet sürelerini kapsayan ödemeler yapıldığını beyanla davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının açmış olduğu işe iade davasında Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 08/05/2006 tarihli işe iade kararı ile daha önce ihbar öneli tanınmış olan feshin geçersiz sayıldığını, davacının 13/07/2007 tarihinde davalı bankaya tebliğ edilen ihtarnameyle işe iadesini talep etmesi nedeniyle davacıya daha önce kullandırılan ihbar önelinin herhangi bir değeri kalmadığı, bu durumda davalı banka tarafından işe başlatılmayarak dört aylık ücreti karşılığı tazminat ve dört ay boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklarının ödendiği 27/07/2006 tarihinın yeni fesih tarihi olduğu ve ihbar tazminatının bu tarihe göre belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne ve takibin devamına karar verilmiştir.Karar davalı işveren tarafından temyiz edilmiştir.İhbar öneli verilerek iş sözleşmesi feshedilen ve fesih bildirimine itiraz davası lehine sonuçlandığı halde işe başlatılmayan işçiye ihbar tazminatının ödenmesinin gerekip gerekmediği uyuşmazlık konusudur.4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında işçinin işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat belirtilmiş; üçüncü fıkrasında ise kararın kesinleşmesine kadar işçinin çalıştırılmadığı en çok dört aylık ücret ve diğer haklar düzenlenmiştir. Maddenin dördüncü fıkrasında işçinin işe başlatılması halinde varsa peşin ödenen ihbar ve kıdem tazminatının işçiye yapılması gereken ödemelerden mahsup edileceği belirtildikten sonra devamında “İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre işçiye geçersiz sayılan fesih bildirimi ile bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse ihbar tazminatının ödenmesi gerekecektir. Bir başka anlatımla, ihbar öneli verilmiş veya önele ait ücret peşin ödenmiş ise ihbar tazminatının ödenmesi gerekmeyecektir.Geçersizliğine karar verilen fesih bildirimi ile işçiye daha önce usulüne uygun olarak verilmiş olan ihbar önellerine geçerlilik tanınması İş Kanunu'nun sözü edilen açık hükmü gereğidir. Bu nedenle davacı işçinin ihbar tazminatı talebinin yerindeliği kabul edilemez. Gerçekten mahkeme veya özel hakem tarafından belirlenen tazminatı ödemeyi göze alıp, işçiyi işe başlatmama yolunu tercih eden işverene ihbar öneli tanımasını istemek işin mahiyeti ile bağdaşmamaktadır.Somut olayda, davalı işverence daha önce davacıya usulüne uygun olarak ihbar öneli verilmiş olup, feshin geçersizliğine karar verildikten sonra işe başlatılmayan davacıya 4857 sayılı Kanun'un 21. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tekrar ihbar öneli verilmesine gerek olmadığından ihbar tazminatı isteğinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 23/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.